HÜDAPAR YENİ ANAYASA ÖNERİLERİ

Cumhur İttifakı Hüdapar ile görüşünce eski ve yeni defterler açıldı.

AKP ile Hüdapar arasında görüşme trafiği başladığı anda sosyal medya hesaplarımdan yaptığım paylaşımlar;

"Cumhur ittifakının küçük ortağı MHP ye gönül verenler;

İttifakınızın sizden küçük ortağı HÜDAPAR'ın Anayasa teklifi ve parti programından alıntılar.

Bunları hazmediyorsanız, afiyet şeker bal olsun...

ANAYASANIN DEĞİŞTİRİLEMEZ HİÇBİR MADDESİ OLMAMALIDIR

ANADİLDE EĞİTİM HAKKI TEMİNAT ALTINA ALINMALIDIR

Parti programından;

Anadilde eğitim herkes için tabii, insani bir haktır.

Anlayışımıza göre devlet, bir arada yaşamak amacında olan insanların hür ve güven içinde yaşayabilmek, maddi ve manevi yönden kendilerini ve toplumu geliştirebilmek için "insanlar" tarafından oluşturulmuş hukuki ve siyasi bir teşekküldür. İnsanlar tarafından oluşturulmuş bir siyasi teşekkül olması nedeniyle de hiçbir kutsallığı yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin bvarlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir. Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır. Yeterli talep olması halinde anadili farklı olan diğer vatandaşların da kendi dillerinde eğitim alabilmelerinin önü açılmalıdır.

İlköğretim öğrencilerine okutulan, ırkçılık kokan ‘Andımız’ ve benzeri metinler kaldırılmalıdır. Muhtelif yerlerde yazılan ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ gibi yazılar silinmeli, "Bir Türk dünyaya bedeldir." şeklindeki ırkçı söylemlere son verilmelidir.

Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir.

Said-i Nursi, Şeyh Said ve Seyyid Rıza gibi şahsiyetlerin mezar yerleri açıklanmalı, İstiklal Mahkemeleri ile ilgili arşivler derhal açılmalıdır.

Mevcut merkezi ve yerel devlet organizasyon yapısının ıslahı ile beraber, mevcut yapının tabu olarak kabulünden vazgeçilerek olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir. Toplumun huzur, refah ve güveni için gerekli olduğunun toplumun çoğunluğu tarafından kabulü halinde bu modeller uygulanabilmelidir."

-----

"Hüdapar eski Genel Başkanı Mehmet Yavuz;

"Allah'ın benim ayetimdir dediği Kürtçeyi yasakladı"

----

"Hüdapar Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu;

"Türkiye Cumhuriyeti'ne göre Hizbullah bir terör örgütü olabilir ama bana göre bir terör örgütü değil" Bu durumda, benim katilim seninkinden iyidir. En azından..... gerisini siz tamamlayın...."

---

"Kendini milliyetçi ve Cumhur ittifakı paydaşı olarak görenlere soruyorum.

HDP Millet İttifakı listelerinden meclise giremeyecek.

Hüdapar ise, Cumhur İttifakı listelerinden meclise girecek.”

Bu durumda MHP'nin ve BBP'nin bütün kırmızı çizgileri şeker pembesine dönmeyecek mi?

---

AKP tarafından derklare edilen görüşmelerin akabinde oluşan tepkileri dindirmek ve yumuşatmak adına gerek iktidar kanadını oluşturan AKP, MHP ve BBP temsilcileri, AKP yandaşı akedemisyenler, yorumcular ve yazarlar durumu kotarabilmek adına akla hayale gelmeyecek bahaneler ve Hüdapar güzellemesi yapmaya devam ediyorlar.

Bir kısmına göre, Hizbullah denilen eli kanlı ve vahşi cinayetlerin sorumlusu örgüt, derin devletin yapılandırdığı bir örgütmüş, Hüdapar ile ilişkilendirilmesi yanlışmış.

Aynen bunu söylediler.

Hem de hiç utanmadan.

Neden utanmadan?

Partinin genel başkanı, bu terör örgütü davalarının avukatı. Savunma hakkıdır diyelim, bir kenara koyalım. Ya malum partinin genel başkanının söylediği sözler. Hepsi gün gibi ortada duruyor. ""Türkiye Cumhuriyeti'ne göre Hizbullah bir terör örgütü olabilir ama bana göre bir terör örgütü değil"

Hüdapar'ın genel başkanı adı malum örgütün varlığını kabul ediyor ve bir adım daha ileriye giderek, terör örgütü değildir diyebiliyor.

Bu durumda iki gerçekten birini kabul etmek Cumhur İttifakının bileşenlerine düşüyor.

AKP lilerin dediği gibi, Hizbullah terör örgütü derin devlet tarafından kurulduysa, bunu savunan Hüdapar'da derin devletin eseridir.

Veya;

Hüdapar Genel Başanının Hizbullah bir terör örgütü değildir açıklamasını doğru kabul etmek, örgütü kabul etmek demektir. Bu durumda eli kanlı terör örgütüne terörist diyemeyen Hüdapar, eşittir HDP nin İslamı (!) referans alan halidir.

Cumhur ittifakı hangi sonucu kabul ederse etsin, bize birlikte mutluluk dilemek düşer.

Görüşmeler sonrası AKP kurmaylarının sözlerine bakalım;

AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) ziyareti sonrası yaptığı açıklamada, "Bizi ortak bir noktaya getiren ilkelerimizdir. Görüşmelerimizi bugün devam ettirdik, netleştirildiğinde bu işin şekli nasıl olacağı sizlerle paylaşılacaktır"

Burada, Anayasa teklifi ve parti programı belli olan bir parti ile ortak noktaya getiren ilkeler nelerdir?

 AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, " HÜDAPAR'ın sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığını destekleyeceklerine yönelik açıklamalarına teşekkür ediyoruz. Bu hafta içerisinde en kısa sürede dönüş yapacaklarını ilettiler. İttifak yapıldığı zaman siyasi partiler kendi kurumsal kimliklerini lal edip kurumsal partiye dönüşmüyorlar. Her partinin kendi ilkeleri var. Burada ittifakımızın bir ilkeler açıklaması olacak. 'Biz seçime giderken bu ittifakı şu ilkeler temelinde yapıyoruz' şeklinde. Bu iddialarda bulunanlara bakıyorsunuz sistematik bir şekilde halen bir terör örgütün katliamları karşısında sessiz kalanlar, Cumhur İttifakını destekleyenlerin bir çelişki var mı yok mu üzerinde gitmeye çalışıyor. PKK'yı lanetlemeyen, hatta destekleyen bir partinin açıkça Kılıçdaroğlu'na desteği söz konusu"

Açıkçası, Ömer Çelik'te Numan Kurtulmuş'tan farklı bir şey söylemiyor. Ancak, bu ilkeler manzumesini merak ediyoruz. Yalnız bir fark var. Çelik, adını vermeden HDP nin Cumhur İttifakını desteklediğini söylüyor. Bununla ilgili bir tek somut örnek vemesi gerekiyor. Temenni veya niyet okuması değil.

Kaldı ki, HDP milletvekili seçimlerine Millet ittifakı listelerinden girmiyor. Bu nasıl bir destektir, anlamak mümkün değil. Ancak bir başka gerçek ise, HDP oyları Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kilit rol oynamakta.

Tekrarlanan İstanbul seçimlerinde gördük ki, iktidar ve özellikle AKP seçim kazanabilmek adına her yolu denebilecek bir potansiyele sahip. Bebek katilinin mektubunu okutacak, onun kardeşini devletin resmi kanallarında, İmamoğluna oy vermeyin dedirttirebilecek kadar koltuk ve iktidar hırsı ile sarmalanmış durumda.

AKP nin Hüdapar ile yaptığı görüşmeler sorulduğunda; Cumhur ittifakının küçük ortağı MHP, daha küçücük ortağı BBP Hüdapar'ı yumuşak göstermek için atmadığı takla kalmıyor. Neymiş efendim, bu parti fikrini beyan etmiş. Fikirlerine katılmasalar bile saygı göstermek zorundaymışlar. Mahkeme kararı olmadan Hüdapar'ı terör ilişkilendirmek mümkün olamazmış.

Hadi canım sende.

Burada AKP ve bileşenlerinin kurduğu ittifak bazılarının dediği gibi "Beka" meselesi değil, koltuk kapma ve mevcut koltukları korumak meselesidir. Bir açıdan da beka meselesidie. Ancak, devltin değil, koltukların bekası meselesidir. Bunun en somut örneği (arşivlere bakınız. Google hazrewtleri bu konuda gayet tatmin edici sayfları göz önüne seriyor) Cumhur İttifakı'nın küçük ortağı MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin AKP ve R. Tayyip Erdoğan için söylediği sözlerdir. Erdoğan ve partisini Türkiye'nin geleceğini karartan ve hatta ihanet noltasına varan suçlamalarla ilişkilendirdiği onlşarca konuşması var. Bu denli ve net suçlamalardan sonra Bahçeli'nin AKP'ye payanda olması, AKP ve Erdoğan'ı beka meselesi olarak görürken ne değişti?

Altılı masa bileşenlerine en olmadık hakaretleri savuran Cumhurun büyük, küçük ve minik ortakları söz konusu iktidar koltukları ve kendi bekaları olunca tam anlamı ile "U" dönüşü yaptılar.

Cumhur İttifakı'nın büyümesi için alınan yeni ortaklar konusunda MHP ve BBP sevdası, ülke sevdasındfan büyük olan ve kendini milliyetçi olarak tanımlayanlar halkın karşısına nasıl çıkıp, hesap vereceklerini sorgulamalıdır. Partilerinizin liderleri ve yanında duran üç beş yancı kendi bekaları için bu ülkenin altına dinamit olabilecek her oluşumu destekleyerek, kendi koltuk ve makamlarını emniyet alma telaşındalar.

İlkler, duruş mu?

Buna da, "Hadi canım sende"

Son notlar;

1. HDP'nin kapatılma davası milletvekili kesin listelerinin açıklanması ile iş zamanlı olacak. İktidar için altı bıyık, üstü sakal durumu. Kapatma kararı çıkarsa, HDP li seçmen mıhtemelen Cumhurbaşkanlığı seçiminde tercihini Millet ittifakından dolayı kullanacak.

2. Kapatmama kararı çıkarsa Erdoğan bunu kğçğk ve minik ortağına, ortakları da seçmenlerine antamayacak.

Kırk katır mı, kırk satır mı?

3. Kulislere göre; Halihazırda bakanlık yapanların bazı isimler garanti seçilebilecekleri yerlerden milletvekili adayı olmak için çalışacakları konuşuluyor.

Bu durumda üç türlü sonuçla karşılaşıyoruz.

a. Seçimi kaybetme ihtimali oldukça yükseldi. Seçim kazanılmazsa, ellerinde hiç bir makam kalmayacak.

b. Seçim kazanılmasa bile, dokunulmazlık zırhına ihtiyaç var.

c. Seçim kayberdildiğinde, kazanılan tüm seçimleri hanesine yazan Erdoğan'a seçim malubiyeti faturası çıkacak. Bu durumda, AKP içinde liderlik kavgası için mecliste olmak gerekiyor.