Kangren Olduysa Kesip Atmak Gerekir

KANGREN OLDUYSA, KESİP ATMAK GEREKİYOR...

Son günlerde haber bültenlerinde ve özellikle sosyal medyada Ege - Akdeniz bandında bulunan "turizm" bölgelerinde yaşanan tam bir geri zekalılık örneği olan görüntüler servis ediliyor.

Bu görüntüler sanki bu sene yaşanmaya başlamış gibi yüce devletimizin ilgili kurumları bu görüntüler ile ifşa edilen yerleri süreli veya süresiz kapatıyor. Böylelikle de ülke turizmi bu dertten kurtulup, turizm gelirlerini bu sezonda katkayarak arttıracak. "İnşallah"

Bu duruma gelineceği yıllardan beri belliydi. Ve, adım adım bu hale gelindi.

Turizmi gelen misafirleri yolunacak kaz olarak gören, denizin hiç bitmeyeceği zannına kapılan ve gelirlerinin kaynağı belli olmayan (!) bir kitle turizm bölgelerini adım adım ele geçirdi.

Bu kitle için bir mekanın olması yeterli oldu. Hizmet ve bu hizmeti verecek personel kalitesi önemli olmadı. Nitelikli eleman, ürün ve hizmet artı maliyetti. Fahiş fiyat uygulamaları ve elde edilen anormal karlar (dünya standartlarına göre) onları tatmin etmiyordu. Zira, bu işletmeleri kurabilmek için harcadıkları serveti buldukları sektörler çok daha kârlıydı.

Turizm sektöründe yaşananlara yukarıda bahsettiğimden çok daha fazla sebep sayılabilir. Mesele bu problem nasıl çözülecek?

Böylesi kangrene dönüşmüş sorunlar ancak çok sert radikal kararların alınmasıyla çözülür.

Ege - Akdeniz bandında turizmi bitirmek.

En radikal ve sonuç verecek çözüm budur. Bunun dışındaki tüm çözüm önerileri geçici, pansuman tedbirlerdir. Kangren olan uzvu kesip atmak ve yeniden başlamak gerekiyor. Başlarken de, fikri bir devrimin olması şart.

Öncelikle yerli turistin bu bölgelerden her türlü bahaneyi bir kenara bırakıp elini ayağını çekmesi ve bölgenin ilk ciddi mali krizini yaşatması gerekiyor.

Akabinde de gerekirse negatif propaganda ile yabancı turistlerin de bölgeye gelmesi engellenmeli.

Eğer bunlar yapılırsa kısa vadede ülke ekonomisine negatif etki olması kaçınılmazdır. Ancak umdukları ciro ve kârları bulamayan ve turizm ile uzak yakın alakası olmayan lûzumsuzlar güruhu bölgeyi kısa sürede terk edecektir. Bu sayede bölge uzun bir aradan sonra nefes alacaktır.

Bölgenin arınması ile birlikte yeni ve olması gereken turizm anlayışı oluşturularak nitelikli turizm alanları oluşturulabilir.

Bunların olması kolay mı? Elbette değil. Bunu anlayacak ve uygulayacak bir iradeye ihtiyaç var. Ülkede böyle bir irade var mı? Olduğunu zannetmiyorum.

Sorun ortada, çözüm ortada.
Ancak, günümüz siyaset anlayışında ütopyadan öteye gidemeyecek bir çözüm önerisi.