Bu Nasıl Bir Pişkinlik!

31 Mart yerel seçimlerinde halk sandığa giderek AKP’ye yerelden başlayarak “kırmızı kart” gösterdi. Bu demek oluyor ki AK Parti bir sonraki genel seçimde büyük bir hüsrana uğrayacak. Üstelik çok basit bir sebepten dolayı. Emeklileri memnun etmedi. Bir ‘emekli’ demek. Koca bir hane demek. O maaşa bakan eş, çocuk demek. Geçim derdi demek. İhtiyaçlara yetememek demek. Bir emekli maaşı demek hayat kalitesinin ölçümü demek. Sosyalleşebilmek demek. Aile fertlerinin kıskaçta olup aynı ev içinde yoksunlukla birbirlerine dalaşması demek olmamalı. Bunu nasıl olurda atlarlar doğrusu şaşılacak şey.

AKP’nin yıkılmaz denilen kaleleri olan Büyükşehirler olmak üzere Türkiye nüfusunun yüzde 74’ünü muhalefet partileri belediyeleri yönetecek. Cidden muazzam bir rakam. Matematik yanılmaz hiçbir zaman. Her ne kadar belediye meclislerinde çoğunluğa hakim oldukları gerekçesi ile avunsalar da bu yıkılışın ayak sesleri. Siyasi tarihe bakılırsa zaten gelmekte olan değişimi görebilirsiniz. Hı tabi halk sırası ile herkese şans verir dener. Bunu iyi kullanabilenler uzun süre iktidarda kalır. Fakat bir müddet sonra halk, verilen şansın amacına uygun kullanılmadığını dahası refah ve huzurun bozulmaya başladığını gördüğünde böyle olanlar olur. Koltuğu da vekilliği de alıverir geri.

SUSMA HAKKIMI KULLANIYORUM!

AKP’nin uzun yıllardır ayrıştırarak yönettiği kentlerde belediye başkanlarının “A takımları” parti tarafında oluşturulan kadrolar olduğunu biliyoruz.

Bursa’da Alinur Aktaş döneminde muhalif basına karşı düşmanlaştırma kültürüyle başlayan kent yöneticiliği anlayışı, siyasi anlamda genişletilerek kendinden olmayan eleştirel yaklaşan insanlara yönelik yaptırımlar uygulayarak 6,5 yıllık süreci tamamladı. Biliyoruz ki bazı yandaş medya mensupları makama çağrılıp, bir güzel hoşnut edildi. İsimleri bizde. Gerekirse konuşuruz tabi. Etik olmadığını düşündüğümüz için şimdilik susuyoruz.

AR DAMARI HERKESTE VAR MIDIR?

Daha önce ki yazılarımızda Alinur Aktaş’a zaman zaman eleştirel uyarılarda bulunduk, yanında yol yürüdüğü insanların kuyusunu kazdığını söyledik.

Lakin yanında danışman, daire başkanı, genel sekreter yardımcısı olarak bulunan A takımının da kendisi gibi, siyasal İslamcı olduğunu görüyoruz.

Bu insanların bazılarını işten çıkarılarak, kıdem tazminatlar ve ihbar tazminatları ödenerek iş akitleri feshediliyor.

Bursa Büyükşehir Belediyesi meclis toplantısında, muhalif basına her türlü ayrımcılığı yapan, hatta kendisine yakın bulduğu bazı insanların olduğu ortamda, 31 Mart’ta seçimi aldıklarında “muhalif basının bilmem neyini ne edeceğim” diyen şahıs (ki o kendini biliyor) pişkin pişkin hala rahatça göreve devam edebiliyor.

Siyaseten gelenler, siyaseten görevleri bittiğinde ahlaki olarak kendileri istifa ederek görevinden affını isterler.

Ama bazılarını ar damarları çatladığını için, dedesinden ailesi aslında CHP’liymiş gibi cümleler kurup gevşek gevşek konuşuyormuş, aslında Mustafa Başkan ile çalışabilirmiş, nasıl bir utanmazlık yahu pes doğrusu!

Bizler senin Alinur Aktaş’ın sırdaşı, kara kutusu olduğunu iyi biliriz. 

MEDYANIN RÜZGAR GÜLLERİ!

Tabi bu arada AKP’nin tetikçiliğini yapan, Alinur Aktaş’a methiyeler düzen, özel gezilere katılan bazı utanmaz, pişkin sözde medya mensuplarının rüzgar gülü gibi dönenlerini yadırgayamıyorum bile. Kişi aslına yakışanı yapar.

İşin kötü tarafı düne kadar övdüklerine, bugün küfür edebilecek kadar kimliksizleşebiliyorlar. Pes yahu!

BURSA’DA TEMİZ BİR SAYFA

Seçimle gelen bu değişim rüzgarı Bursa’mızda sadece fiziki anlamda kalmamalı. Bu şehri yönetecek başkanların yol yürüyeceği insanlar, nitelikli donanımlı, insanlara tepeden bakmayan kibirsiz kadrolardan oluşmalı. 2019 yerel seçimlerinde başarılı sınav veren İstanbul, Ankara Büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere CHP’li belediyeler Bursa’ya çok büyük bir referans olacak şüphesiz. Belediyede temiz bir sayfa açmak isteniyorsa kadrolarda da temiz bir sayfa açılmalı.

Köyden indim şehire misali, kibir abidesi Alinur Aktaş’ın küçümseyerek eleştirdiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kadrolarından yönetimsel anlayışı modelleyebiliriz diye düşünüyorum.

Neden olmasın?

Bursa’nın demografik yapısı İstanbul ile benzeşiyor. Bursa’yı yönetecek A takımı belli bir nitelikte olmalı!

Bu konuyu, Mustafa Bozbey’in ince eleyip sık dokuduğunu düşünüyorum. Sonra uyarmadı demesin kimse…