Öldürmeyeceksiniz!

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'daki İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimizin başta değişim ve yenilenme talebi olmak üzere sandık sonuçlarıyla bize ulaştırdığı beklentilerinin tamamının farkındayız. Mesajların gereğini, vakti-saati geldiğinde, muhakkak yapacağız. Bu süreçte ince eleyip sık dokuyor, gerçekten çok titiz davranıyoruz." ifadelerini kullandı. 

Hayır farkında değilsiniz Sayın Cumhurbaşkanı!

Mücahit olarak çıktığınız bu yolda ne siz aynı kaldınız, nede dava arkadaşlarınız.

Hepsi makam mevki ve güç zehirlenmesi yaşadı. Ne halkın yanına indi. Ne halkın yerine koydu kendini. Sadece seçim süreçlerinde sınava hazırlanan lise son sınıf öğrencileri gibi meydanlara çıktılar. Siz olmasanız bu parti artık iflah olmaz. Sonuç ortada.

Ve göreceksiniz bundan sonraki ilk seçimde dahada büyük bir hezimete uğrayacaksınız.

Sonra demedi demeyin. Diyemeyenleri de siz susturdunuz çünkü zamanında.

Belediyeleriniz yerel medyaları satın aldı ve şak şakçı furyası doğdu. Onlar beslendikleri kapıya sustular kimliksizler.

Yalan yok ilk kurulduğu günden beri AK Parti’yi ve politikalarını destekledim. Hiç bir faydasını görmedim. Sadece inancım ve değerlerim doğrultusunda yürüyen bir hareketti. Milli ve manevi değerlerimize önem ve öncelik veriyordu. Eşitlik ve özgürlük sloganları atıyor, ekonomik refah sözü veriyordu bir çay simit hesabı üzerinden.

Fakat zamanla gördük ki kendine müslüman, kendinden olanlara müslüman ve kendine benzemeye çalışan muhterislere kapı açan onları yücelten bir akım haline geldi.

Gördük ki çay simit hesabını unuttu. Evine ekmek götüremeyen vatandaşını oyalayan politikalar, söylemler üzerinden siyaset yaptı.

Değişen Türkiye dedi. Oysa maaşları eriyen vatandaşın AK Parti’ye bakışı güveni değişti.

Mecliste yumruk yumruğa yada söz düellosu içinde olduğu muhalif partilerle, yerelde gizli anlaşmalar ve işbirliği içinde oldu.

Konuşanı susturdu diskalifiye etti. Partiden ihraç etti yada eleştirenlere görev vermedi.

Kimse kral çıplak diyemedi bu dönemde.

Tek adam rejimi diye eleştiren muhalefete kızmıştık. Yok öyle bir şey diye.  Oysa kendi içinde çoktan oturmuştu bu sistem.

15 Temmuz dendi. Devletimizin yanında yer aldık. Ekonomik ihtilal dendi, devletimizin yanında yer aldık. Başka Türkiye yok dedik.

Baktık ki yan yana omuz omuza pozlar kesiliyor hiç olmayacak ismi liderlerle.

Deprem yaşandı. Geç kaldık özür dileriz dediniz.

Gazze yandı yakıldı, ticareti çok sonra kestiniz, tavrımız rengimiz cılız, çok cılız kaldı utandık.

Biz oradayız siz merak etmeyin dediniz. İnanmayı seçtik fakat baktık ki yaptırımımız yok. Utandık.

Oysa İslam aleminin lideri denmişti size Sayın Cumhur. Bu imajı sildi zihinler, sadece bir söylenti ve fısıltıdan ibaret kaldı.

Danışmanlar yanlış yönlendiriyor diyenler oldu.

Zeki bir zihin herkesi dinler fakat son kararı kendi verir benim bildiğim.

İstişare evet. Fakat nokta atışı liderde olmalıydı. Bu tezide çürüttük malesef.

Emekliye verilecek maaş için sayısız toplantılar yapıldı. İnsanlar hala refah içinde değil.

Uzay yolculuğu başlarken Türkiye tarihinde, ihalar-sihalar göklerde sorti yaparken, diğer yandan yeryüzünde yürüyen canlıları sığdıramadınız bu topraklara.

Neymiş 30 gün süre verilecek sonra uyutulacakmış.

Uyutmanın diğer adı ise öldürmek. İğne ile zehirlemek değil mi?

Sorarım. Kimsiniz siz? Bu ne cüret. Hangi hakla bir canı alabileceğinizi sanıyorsunuz?

Davos’ta “Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diye bir çıkışınız vardı ki son derece haklı. Gurur duymuştuk hani, yüzüne yüzüne zalimin.

Şimdi, kendi ülkenizde, kendi topraklarınızda, kime nasıl bir yetki veriyorsunuzda, ağzı dili olmayan bu Allah’ın yarattığı her biri ayrı kavim olan canlılara ölüm fermanı veriyorsunuz?

Durun bir dakika! Gerçekten durun!

Koşturmacayı bırakın. Bir an durun. Bir an sadece. Ne yapıyoruz biz diye düşünün?????

Bunca tecavüzcü, sapık vs hadım bile edilmeden hapishane konforunda yemeği önünde yaşatılıyorken.

Nerede sizin adaletiniz. Hani adaletti adınız?

Adalet kime göre sizin için?

Yerelde bir belediye başkanınıza bir gün sorduğumda hayvanlar için projeleriniz nedir diye? ,

“Bizim önceliğimiz insan” demişti. Ne utanç verici bir cümle. Farkında bile değildi oysa. Neyse ki seçilemedi bu dönem.

Şimdi, çevreyi çıkarın, hayvanları çıkarın. Sadece insan kalsın yeryüzünde. Nasıl bir yer olur hiç düşündünüz mü?

Doğa olmadan, yeşillik olmadan ve tabiatın içinde hayatımızın bir parçası olan hayvanlar olmadan nasıl bir dünya olabilir?

Çevreye duyarlısınız ya hani. İçinde koşturan canlısı olmadan nasıl bir duyarlılık bu?

Toplumdan soyutlanması gereken sokak hayvanları değil, Hasta ruhlu insanlardır.

Rehabilite etmek istiyorsanız önceliği onlara vermelisiniz.

Hayvanları nasıl yok edeceğimizi sizin döneminizde konuşuyoruz ve ben buna inanamıyorum.

Onları nasıl koruyacağımızı konuşmalı değil miydik hey gidi mücahitler olup sonradan müsait olan güruh!

Yaşam hakkı tüm canlılar içindir.

Birde buradan biz hatırlatalım:

Öldürmeyeceksin! Tevrat / Çıkış 20:13

Öldürmeyeceksin! İncil / Luka 18:20

Öldürmeyeceksin! Kur’an / İsra 17:33

Allah’ın göndermiş olduğu tüm kitaplar; barışı, iyiliği ve ADALETi emretmiştir.

Hani biz Yeni Türkiye idik. KATİL TÜRKİYE’mi?

Çokmu zor şu bir kaç başlık altında yapılabilecekler ki canlılara verdiğimiz her kuruşun, yaptığımız her iyiliğin, yedirdiğimiz her lokmanın mislince artarak biza döneceğine inanmış bir medeniyetin evlatları değil miydik biz?

Tarihimize baktığımızda, sokaklarımızda sokak hayvanlarını beslemek için gezen mancacılar bizde değil miydi?

Camilerimize, şadırvanlarımıza kuşlar su içsin yuva yapsın diye farklı bölmeler ekleyen bizim atalarımız değil miydi?

Çok dikkatli olun. Bu bir oyun. Halkın kışkırtılması için bir oyun!

Ve halkın sinir uçları ile oynamayın.

Bu ülkede her an patlamaya hazır hale gelmiş bir topluma dönüştü insanlar.

Öyle sessiz bir kesim var ki bu ülkede, olan biteni sadece gözlemliyor, izliyor, analiz ediyor ve seçim günü imzasını atıyor. Ya devam, ya tamam.

Bütün yaşananları sinesine çeken, sabreden, sizin yanınızda dava diyerek duran kesim dahi artık yansıyan olumsuz değişimin ve ilgisizliğin, başıboşluğun farkında.

Bu sebeple sandığa dahi ‘ verdiler tepkilerini. Yoklukları ile cezalandırdılar. Yok sayıldıklarının farkında olup. Resmi iyi okuyun. Fotoğrafı büyük pencereden görün. Bu sadece sokak hayvanları konusu değil. Bu bir birikimin yansıması!

Eriyen maaşların, aile içi geçimsizliğin, liyakate bakılmaksızın yapılan işe alımların, şak şakçıların sesinin duyularak, hakikati konuşanların susturulması gerçeğinin. Birde azalan genç nüfus sorunumuz var elimizde tazesinden. Nasıl olmasın? Nasıl?

Gençliğin bir ideali yok. Eğitim sistemi sınıfta kalmış. Gelecekten endişeli. Ülkesini terk etmeye meyilli. Nasıl olmasın? Emine Hanım’a verilmiş bu konu. Mesele bu kadar basit değil. Güven problemi var bizim gençliğimizde.

Dava yok. Davaya sahip çıkanların geldiği nokta ve ortaya koyduğu tabloyu görünce. Her evde, her  çatıda ekonomik yangın. Çocuk bile huzurla yapılır olmuş desek yalan değil diyecek noktaya gelmişiz.

Çok uzak değil. Filistin önümüzde en yalın hali ile. Yediden yetmişe inanmışlık. Yediden yetmişe iliklerine kadar dava. Her şeye ragmen bırakmıyorlar topraklarını biz buradayız diyorlar. Oysa bizim gençliğimiz eğitim sistemi ve ekonomik darboğaz içinde heba ediliyor.

Konular hep birbiriyle bağlantılı….

Gelelim bağlaca;

15 Temmuz’ da üzerinden geçen uçağa sapanla taş atan tankın önüne yatan kahraman milletiz ya biz.

Şimdi sokağındaki hayvanını öldüren canilere dönüştürmeyin bu kimyayı.

Yapmayın!

Hz Muhammed’in ümmetiyseniz bunu yapamazsınız!

Müslüman kimliğimiz bizim bunu kaldırmaz.

Siz neyin derdindesiniz?

Bu konuyla ilgili görevlendirilmiş en üstten en alt makama kadar her kesime sesleniyorum.

Kimsiniz siz? Nasıl bir makam, koltuk, yetki sarhoşluğu içinde akılalmaz bir karara imza atma cüretini kendinizde buldunuz!

Bunun vebali ağır olur. Hem bu dünyada hemde vallahi öbür dünyada.

Gidip geldinmi demeyin. Heleki bir hastalık, salgın dahi acziyetinizi yüzüne vururken. Fare gibi evlere kaparken insanoğlunu.

Nereden geldiğinizi hatırlayın. Yaradılış mucizesini hatırlayın.

Öldüremezsiniz! Her biri bebek doğdu. Kimi şanslı oldu aile buldu, sevgiyle bakıldı.

Kimi şansına kötü insanlarla karşılaştı, hırçınlaştı. Bu kadar basit bir bilmeceyi siz hayvan katliamına çeviremezsiniz!

Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü Kurulması

Kısırlaştırma ve İlk Yardım Üniteleri Kurulması

Geçici Bakımevleri ve Barınakların İyileştirilmesi

Barınakta çalışan görevlilerin rehabilitesi

Barınaklara gönüllülerin hizmet etmesi plan ve programa bağlanması

Yasaklı ırklar ve enegelli hayvanlar için iyileştirme ve eğitim üniteleri

Yasal düzenlemelerin şiddet ve ölüm içermeyecek şekilde revizesi

Şehirlerde ve yerellerde uygun arazi ve alanların belirlenmesi ve buralara kulubelerin yerleştirilmesi

Yine bu alanlara sulama sistemlerinin temizlenme sistemlerinin yemliklerin kurulması

Toplumun katılımcı hale gelmesine yönelik spot ilan afiş ve eğitici tanıtım filmleri

Okullarda hayvan sevgisi aşılanması konusunun müfredata alınması

Zor değil bu başlıklar.

Tüm yetkililere sesleniyorum. Böyle bir talihsiz kararın altına imza atarsanız bedeli vicdanlarınızda ve ilahi huzurda çok ağır olur! Ülkemiz kedileri meşhur İstanbul sokakları ile anılıyor ya hani.

Öngördüğünüz şekilde bir tavır içine girerseniz sokaklarımız Paris ve Londra'da olduğu gibi farelerin ve kemirgenlerin cirit attığı alanlara dönüşür. Kedileri de mi öldürelim diyenlere bu cümle....

Zira ilk seçimlerde bunun yansıması olarak iktidari size kaybettirir. Kanun yeniden gündeme gelir. Söylemedi demeyin.

Diğer yandan bir kaç mama kartelinin kışkırtması deniyor bir de kılıf uydurmak adına çıkarılmak istenen kanuna verilen tepkilere.

Siz devlet olun kendi mamanızı kendiniz üretin o zaman. Gönüllülerimiz gelsin beslesin. Çocuklarımız gelsin hayvan sığınma evlerine ziyaret etsin. Barınakların içler acısı hali ortada gün gibi aşikarken, neyin karteli, neyin telaşı anlamış değiliz tabi.

Siz hiç bir kedinin bir köpeğin başını okşadınız mı?

Gözlerine baktınız mı bir canın?

Uyurken rüya gördüğünde patileriyle nasıl koştuğuna şahit oldunuz mu?

Rüyasında korktuğunda ağladığına.

Yada ölmek üzere olan bir canın gözlerindeki korkuyu gördünüz mü, can havli ile son çığlığını duydunuz mu, kalbinin nasıl attığını ve size çaresizce nasıl pati uzatıp kafasını kucagınıza teslim bıraktığını. Ben oldum. hemde defalarca. Sevmenin bir bedeli, son anlarında yanında olmak oluyor ill ki can dostlarının.

İnsanın tekamülünün bir aşaması imiş hayvan sevgisi.

Çünkü özünde yaradılmışlara duyulan sevgi var.

Dolayısı ile yaradana…

El cümle:

Yüce Rabb'imiz, hayvanlarla ilgili olarak En'âm Sûresi 38. Ayet-i Kerimede şöyle buyurur:

“Yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi sizin gibi birer topluluktur.” 

(4 ayağı ile yere basanları, iki kanadı ile uçanları ve toprağa kök salanları da ben yarattım. Onlarında duyguları ve hisleri var. Korumasını size  bıraktım.)

Hayvanlar da tıpkı bizler gibi yeryüzünün sakinleridir. Bunun farkındalığıyla yol alalım.

Nuh’un gemisinde hepimize yer var…

Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü'nün de (WOAH) vurguladığı gibi, "Yakala, Kısırlaştır, Aşılat ve Yaşadığı Bölgeye Geri Bırak" ilkesine bağlı kalarak ve saldırgan köpeklerimiz için en uygun rehabilitasyon yöntemlerini kullanarak, her birinin yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olup, hayvanseverlik konusunda örnek bir toplum olma yolunda kararlar almalıyız.