Ülkemiz dünyada enflasyon liginde en üst sıralarda. 2024 sonu verilerine göre 6. sıradayız. 185 ülkenin enflasyonu Türkiye’den daha düşük iken, 140 ülkenin yıllık enflasyonu bizim aylık enflasyonumuzdan daha da düşük. Ayrıca bu rakamlar şaibeli olarak öne sürülen TÜİK verilerine göre.
O kadar karamsar olmayalım. Sudan, Güney Sudan, Arjantin ve Venezuela bizden daha kötü durumdalar.
Dünya ortalaması ise yıllık % 4,3.
Afrika % 18,3
Kuzey Afrika % 17,8
Avrupa % 3,3
Kuzey Amerika % 2,5
En önemlisi savaş halinde olan Ukrayna’da % 14,60
Rusya’da ise % 7,9
Türkiye’de enflasyonun yüksek olmasının birçok nedeni var. Bunları size kısanın da kısası özet geçerek anlatmaya çalışacağım.
1. Para Politikası ve Faiz Oranı
Merkez Bankası'nın uyguladığı düşük faiz politikası, TL’nin değer kaybetmesine ve enflasyonun yükselmesine neden olabilir.
Faiz-enflasyon ilişkisi konusunda heterodoks yaklaşımlar, piyasada belirsizlik yaratabilir.
2. Kur Şokları ve Döviz Kuru
Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısında sık sık değer kaybetmesi, ithal malların fiyatlarını artırarak maliyet enflasyonuna yol açıyor.
Enerji, hammadde ve ara malı gibi ithalata bağımlı kalemler kur arttıkça iç fiyatlara yansıyor.
3. Küresel Etkiler ve Enerji Fiyatları
Dünya genelinde artan enerji ve emtia fiyatları Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeleri daha fazla etkiliyor.
Küresel arz zincirindeki sorunlar da maliyetleri artırıyor.
4. Yapısal Sorunlar
Tarımda yeterli üretim planlaması olmaması ve gıda fiyatlarının sık dalgalanması.
Sanayinin ithalata bağımlı yapısı. Düşük verimlilik ve kayıt dışı ekonomi.
5. Maliye Politikası ve Harcamalar
Kamu harcamalarının yüksekliği ve bütçe açıklarının para arzını artırması.
Seçim ekonomisi uygulamalarıyla piyasaya fazla para sürülmesi.
6. Enflasyon Beklentileri
Halk ve işletmeler gelecekte fiyatların daha da artacağını düşündükçe fiyatları önceden artırıyor.
Ücret-fiyat sarmalı: Artan ücretler, firmaların maliyetlerini artırıyor, bu da fiyatlara yansıyor.
7. Güven Eksikliği ve Ekonomik Belirsizlik
Hukukun üstünlüğü, bağımsız kurumlar ve öngörülebilirlik eksikliği yatırımcı güvenini azaltıyor.
Dövize ve altına yönelim, TL’ye olan talebi düşürüyor.
GÜVEN EKSİKLİĞİ VE EKONOMİK BELİRSİZLİK
Açıkçası bu başlık biraz daha netleştirilebilir.
Ekonomide güven, hem yerli hem yabancı yatırımcıların ve tüketicilerin kararlarını doğrudan etkiler. Güven eksikliği olduğu zaman ekonomik aktörler riskten kaçınır, harcamalarını ve yatırımlarını azaltır ya da dövize yönelir. Bu da enflasyonu artıran kısır döngülere yol açar. Bu başlık altında aşağıdaki etkenleri irdeleyebiliriz:
1. Kurumsal Bağımsızlık Zayıflığı
Merkez Bankası'nın bağımsızlığına yönelik kaygılar, para politikasının etkinliğini düşürür. Piyasa, siyasi baskıyla alınan kararların enflasyonu kontrol edemeyeceğini düşünürse, güven kaybı yaşanır.
Bu da dövize yönelimi artırır, TL’yi zayıflatır ve ithal ürünler pahalanır.
2. Öngörülebilirlik Eksikliği
Sık sık değişen ekonomi politikaları (örneğin, kısa sürede değişen faiz kararları veya yeni düzenlemeler), işletmelerin ve yatırımcıların plan yapmasını zorlaştırır.
Belirsizlik ortamı, hem yatırım hem üretim kararlarını ertelenirdir, bu da arz sıkıntısı ve fiyat artışlarına yol açar.
3. Yabancı Yatırımcı Güveni
Yabancı sermaye, istikrarlı ve hukuk güvenliğinin yüksek olduğu ülkelere gider.
Türkiye’de “hukukun üstünlüğü, mülkiyet hakkı ve yargı bağımsızlığı” konusundaki soru işaretleri, doğrudan yabancı yatırımı azaltır.
Yabancı para girişinin azalması, döviz sıkıntısı yaratır ve bu da kurları yükselterek enflasyonu tetikler.
4. Dövizle Tasarruf Eğilimi
Vatandaşların TL’ye güven duymaması, tasarruflarını döviz, altın ya da arsa gibi gayrimenkul araçlarında tutmalarına neden olur.
TL talebinin düşük olması, para biriminin istikrarsızlaşmasına ve fiyat dalgalanmalarına yol açar.
5. Enflasyonun Kalıcılaşması
Güven eksikliği, enflasyon beklentilerinin bozulmasına neden olur. İnsanlar fiyatların artacağını düşündükçe, şimdiden fiyatları yükseltir.
Bu da enflasyonun kendi kendini beslemesine neden olur.