Ahmet Serhatli
Ekonomide Tsunamİ ve Muhalefetin Akıl Tutulması
Aralık 2022 Sayın Erdoğan
“Enflasyonu hedeflediğimiz şekilde 2023 sonunda yüzde 20’ler seviyesine, 2024’te tek haneli rakamlara düşürmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz” dedi.
Haziran 2025 Sayın Erdoğan TİM Genel Kurulu Konuşmasında
“Yılsonunda enflasyonda %20’li rakamları görmeyi hedefliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı 2025 yılında TBMM açılış konuşmasında
“Enflasyonu yılsonunda %30’un altına indirmeyi hedefliyoruz” dedi.
En son 2025 Ekim ayında Rize’de yaptığı konuşmada enflasyonun tek hanelere ineceğini belirtti.
Maliye Bakanı Şimşek ise ana hedefin enflasyonda tek haneleri görmek olduğunu defalarca dile getirdi.
Geldiğimiz noktada ise vatandaş çokta itibar edilmeyen TÜİK verilerine göre 33,29 enflasyonu gördü.
Hedefler çoktan şaştı!
Emekli, asgari ücretli, memur ve diğer ücretlilerin maaşları eridi.
Bunun yanı sıra yüksek faizle bankaların ödenemeyecek derecede yüksek kredi uygulaması tüm piyasaları nakit çıkmazına soktu.
2024 yılında youtube kanalımda üstüne basa basa 2025 yılının konkordato fırtınası estireceğini belirtmiştim.
SOKAKTA Kİ ANA GÜNDEM EKONOMİ VE GEÇİM SIKINTISI
Fakat aklımın almayacağı şekilde ne iktidar ne muhalefet bu sorunları ana gündem maddesi yapmak yerine satır aralarında belirtiyor.
İktidar ekonomiyi gündeme getirmemek için elinden geleni yapıyor.
Erdoğan deneyimli bir siyasetçi ‘tencere tava’ işin içine girdiği zaman ne olacağı ile ilgili geçmişte bolca örnekleri var önünde.
Muhalefet ise ‘Dur sen yorulma bize gündem ver biz onunla uğraşırız’ der gibi vatandaşın derdinden uzak söylemlerde bulunuyor.
Kimi tutuklamalar, kimisi göçmen ve mülteci sorunu, kimi komisyon, kimisi açılım süreci ile boğuşuyor.
Eğer sokaktan uzaklaşırsanız sandıkta vatandaşta sizden uzaklaşır.
Belki 80 öncesi dönemde dâhil ülke en ağır ekonomik krizi yaşıyor.
Evet, belki kıtlık yok ama insanlar kasaba, markete, çarşıya, pazara gitmeye korkuyor.
Vatandaş alamadığı gıdayı ne yapsın?
Muhalefetin tümü üzerine düşeni yapmaktan çok uzak.
Tutuklamalar gözaltına alınmalar belediyelere yapılan operasyonlar elbette çok önemli.
Zaten bunun için gerekli tepkiler konuldu. Vatandaş sokakta sosyal medyada tepkisini verdi.
Kurarsınız bununla ilgili çalışma komisyonlarınızı çalışırlar.
Acilen gündeme dönmeniz lazım.
NELER YAPILABİLİR?
Pandemi döneminde basılan paralar, arkasından NAS ekonomisi, daha sonrasında kur korumalı mevduat ekonominin altına dinamiti koydu.
Somut adımlar ile acilen muhalefet ‘gündemin ana başlığını’ ekonomi olarak belirlemelidir.
Mesela vatandaşa şunlar anlatılarak güven telkin edilebilir.
Biz iktidara geldiğimizde;
KISA VADEDE 0-6 AY
-Acil Nefes Paketleri: Asgari ücret ve altındakilere enflasyon endeksli nakit destek (3-6 ay)
-Temel Gıda ve Enerji Desteği: Düşük gelirli haneler için KDV indirimi, gıda vergisine dair indirimler uygulanabilir. Türkiye geçmişte gıda vergisi indirimleri uyguladı. Etkisi hızlıdır ama maliyetleri izlemek gerekir.
-Küçük İşletmelere Kısa Vadeli Kredi ve Likidite: KOBİ’lere düşük faizli (veya faiz sübvansiyonu) çalışma sermayesi kredileri ve kredi geri ödeme şartlarını enflasyona göre esnekleştirmek.
-Bütçe Önlemleri: Harcama geciktirme ve öncelik: Hükümet harcamalarında kısa vadeli “harcama disiplin paketleri” (gereksiz satın almaların sınırlandırılması) hızlı mali alan açar. Bu tür tedbirler IMF/uluslararası kuruluşlarca tavsiye ediliyor.
-Acilen vergi yapılandırılması ve matrah artırımları ile maliyenin uygulamış olduğu haciz ve blokelerin kaldırılması. Krediye erişim imkânını sağlamak.(Haciz ve blokelerden dolayı bankalar şirketlerin limitlerini kısıtlamaları)
ORTA VADEDE 6-24 AY
-Para Politikası İle Uyum: Merkez Bankası bağımsızlığına dönme sinyali, açık enflasyon hedeflemesi ve şeffaf iletişim. Para politikası piyasaya güven verir (kısa vadede maliyet olsa da uzun vadede enflasyon beklentilerini kırar). IMF raporları ve uzmanlar bunun önemini vurguluyor.
-Hedefli Mali Konsolidasyon: Vergi tabanını genişletme, vergi harcamalarını (istisnalar) daraltma, vergi uyumunu artırma. Bunun sosyal etkisini azaltmak için korunacak gruplara sübvansiyon devam eder. Dünya Bankası çalışmaları, sosyal harcamaların fakirliği azaltmada etkili olduğunu gösterir. Mali konsolidasyonla beraber adaletli hedefleme şart.
-Enflasyonla Mücadelede Rekabet ve Arz Tarafı Tedbirleri: Tekelleşme denetimi, tarım ve lojistikte tedarik zinciri aksaklıklarını giderme (arz sıkıntısından kaynaklı fiyat artışını azaltma). Akademik çalışmalar kâr marjlarının enflasyona katkısına işaret ediyor. Rekabet tedbirleri önemlidir.
UZUN VADEDE 2 YIL VE ÜSTÜ
-Enflasyon Hedefi İle Tutarlı Makro Çerçeve: Mali disiplin + bağımsız para politikası + yapısal reformlar (hukuk, yatırım, üretkenlik).
-İstihdam ve Üretkenlik Odaklı Reformlar: KOBİ’lere yatırım teşviki, ihracata dayalı büyüme, eğitim/mesleki eğitim yatırımları.
-Kayıt Dışını Azaltma: Vergi tabanı genişler, kaynaklar daha adil kullanılır. Dünya Bankası raporları, “vergi-politika kombinasyonunun” fakirliği azaltmada etkili olduğunu gösterir.
Muhalefetin bunları iyi bir iletişim stratejisi ile vatandaşa aktarması lazım.
Açıkçası ben benim dilimde konuşan bir lider isterim. Basit ve somut önerilere yönelirim. ’Şeffaf ve hesap verebilir’ olmasını isterim.
Ama bunların olması için ilk önce “kuvvetler ayrılığının” yani “parlementer sisteme” geçişin gerçekleşmesi lazım.
Canından bezmiş vatandaşa on binlerce liralık trafik cezaları ile vergi cezaları ve yaptırımlar ile ancak sosyal patlamanın fitilini ateşlemiş olursunuz. Porsiyonlarınızı küçültün demek vahim tabloyu daha da
ağırlaştırır.
TASARRUF EN ALTTA DEĞİL, EN TEPEDE BAŞLAR!
Şirketlerde de bu böyledir.
Maliye Bakanı kara kara düşünüyor. 700 milyar dolar borç nasıl ödenecek.
Peki, bunun cezası vatandaştan niye çıkıyor. Vergiler ile denetim ve cezalar ile böyle bir gelir kalemi oluşmaz.
Devletin varlığı ve bekası, insanın huzuru ve refahına bağlıdır.
Yani devlet, insanı yaşatmak, korumak ve adaletle yönetmek için vardır. İnsan mutlu ve güvende oldukça devlet güçlü olur.
İlk Osmanlı padişahı Osmangazi’nin hem hocası hem kayın babası olan Şeyh Edebali’nin veciz bir sözü vardır.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”