Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Erol Gülmez ile NOSAB’ın hayata geçirdiği sosyal dayanışma projeleri, sanayicilerin ekonomiyle imtihanı, Ortadoğu’da yaşanan İsrail - Filistin savaşı, halkla birlikte planlanan NOSAB’ın Cumhuriyet’in 100. yıl etkinlikleri üzerine sohbet ettik.
Kemal Cankaya: Sayın Başkan sizinle genel olarak, sanayide yaşanan ekonomik süreçlere dâhil söyleşiler yapıyoruz. NOSAB sadece bir Organize Sanayi Birliği değil, sosyal projeler noktasında önemli işler yapıyor. Sosyal projelerinizden biraz söz eder misiniz?
Erol Gülmez: 2007 – NOSAB İlkokulu, 2018 – NOSAB KREŞ AKADEMİ (Bölge fabrikalarımızda çalışan kadınların doğumdan sonra işgücünden uzaklaşmaması için hayata geçirdiğimiz bir proje. 140 öğrenci kapasiteli, seçkin bir kadroyla örnek bir kreş haline geldi. Ücretlendirme, ailenin gelir durumuna göre belirleniyor. Mavi yaka bir çalışanla bir CEO aynı ücreti vermiyor. Tabi, işletme maliyetlerini yine karşılamıyor ama NOSAB bunu sübvanse ediyor. Detaylı bilgiyi merkezimizden alabilirsiniz.
Kemal Cankaya: Toplumda genel bir algı şudur Sayın Başkan. Sanayiciler, sadece daha ucuz işgücü ile daha çok kazanan unsurlar olarak görülüyor. NOSAB Akademi ve NOSAB İstihdamdan söz eder misiniz?
Erol Gülmez: Bölge sanayicisi temel hizmetlerin yanı sıra çeşitli konularda desteğe ihtiyaç duyuyor. Nitelikli personel ihtiyacı, mevcut çalışanların verimliliği, devlet teşvikleri konusunda bilgi sahibi olma, vb. konular bunların başını çekiyor. Her ikisi de bu ihtiyaçlara cevap vermek üzere kuruldu.
Akademi, her yıl firmaların talebine göre bir eğitim planı oluşturur ve yıl boyunca buna uygun bir eğitim planı izler. Saha araştırmalarıyla raporlama yapar. COVID’in sanayi bölgelerine etkilerini araştıran tek OSB biziz ve bunu süreçte ilk ay içerisinde yaptık. Bunları ilgili kamu kurumlarıyla paylaştık. Açıklanan destek programlarında gördük ki sunduğumuz raporlar ışığında, bölge sanayicimizin ihtiyaçları cevap bulmuş.
NOSAB İstihdama gelince, iş arayan firmalarımızla, bize gelen adayları bir araya getiriyoruz. Bölgede özellikle ara eleman açığı yüksek düzeyde. Bu sebeple de çeşitli yollarla bu açığı gidermeye çalışıyoruz.
SANAYİ BÖLGELERİNDE POZİTİF AYRIMCILIK UYGULANIYOR
Kemal Cankaya: Sayın Başkan özellikle erkek egemen toplumda, kas gücüne dayalı bir üretim alanında sanayi meslek branşlarında nitelikli kadın personel ihtiyacı nereden, nasıl doğdu.
Erol Gülmez: Hem sanayicinin nitelikli personel ihtiyacını gidermek, hem de erkek egemen alanlarda kadın istihdamını artırmak amacıyla BUİKAD ve Borçelik Teknik Akademi’yle yola çıktık. İlk fazda 20 kadını çelik kaynakçısı ve köprülü vinç operatörü olarak istihdama hazır hale getirdik. Şimdi de ikinci fazla bu sürece devam ediyoruz. Şu an firmalarımızda ihtiyaç araştırması yapıyoruz. Yoğun talep gösterilen alanlarda kurs açacağız ve Borçelik Teknik Akademi (BTA) onları sektörlere yetiştirecek.
Özellikle kadın personeller erkek personellere göre daha dikkatli ve titiz çalışıyorlar. Üretimdeki verimliliklerin daha sağlıklı olduğunu gözlemledik.
Şu an çok yeni bir proje, ilerleyen süreçte çok daha iyi noktalara geleceğini ve kapsayıcı olacağını öngörüyoruz. Sanırım bu eğitimlerle ve bu projeyle kadın istihdamını artırmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki en yakın süreçte vinç operatörlüğü konusunda talep eden kadın çalışanlara eğitim vereceğiz. Bu yolda bize paydaşlık eden Borçelik’e ve BUİKAD’a çok teşekkür ediyorum.
TOPLUMSAL DAYANIŞMA
Kemal Cankaya: NOSAB’ta, organize sanayi bölgeleri içerisinde farkındalığını ortaya koyduğu toplumsal dayanışma anlayışı var. Sayın Başkan bir çok kurumun ortalamasının üstünde öğrenci bursları veriyorsunuz. 6 Şubat’ta yaşanan depremin ardından ivedilikle büyük bir dayanışma örneği gösterdiniz, biraz bu süreçlerden söz eder misiniz?
Erol Gülmez: NOSAB olarak felsefemiz önce insan ve insana değer diyoruz. Bu anlamda, insana dokunan çok fazla iş yapıyoruz.
Daha önceki dönem burslardan faydalanan öğrenci sayısı 350 idi. Bu yıl bursiyer sayısını 400’e çıkıyoruz. Daha önce öğrenci burslarını üyelerimizin bağışlarıyla yapıyorduk. Artık idari hizmet binamızdaki Gastro Teras’tan elde ettiğimiz geliri olduğu gibi öğrenci burs fonuna aktarıyoruz. Bu tesisimiz sayesinde üyelerimizi burs konusunda rahatsız etmiyoruz.
Gençlerle iş birliğini önemsiyoruz. Bu sebeple kariyer günlerine ev sahipliği yapıyor, onların profesyonellerle buluşmasına vesile oluyoruz.
Özellikle kriz dönemlerinde sanayicimizin desteğiyle çok güzel işlere imza attık. Her yıl ramazan ayında ihtiyaç sahibi ailelere erzak veririz. Oyuncak kampanyalarımız, kitap kampanyalarımız derken, NOSAB’ın ne yanına baksanız iyilik görürsünüz.
Depremde, tüm sanayicimizin ve çalışanlarımızın olağanüstü desteğiyle tırlar dolusu acil yardım malzemesi sevk ettik bölgeye. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) koordinasyonuyla Adıyaman’a 200 konteyner kurduk. Burada konuyu biraz açmak isterim. Konteynerlerimiz fabrikaların çalışabilmesi için OSB’lerde kuruldu. Kalan kısmı da köy köy dolaşarak, ihtiyaç sahibi olduğunu gördüğümüz insanların barınması için kuruldu. Burada Gökçelik’e de teşekkür etmek istiyorum. Üretimini onlar yaptı. Biz NOSAB olarak götürdük, yerinde monte ettik. Yine kreşte velilerimizin desteğiyle toplanan oyuncaklar, bizzat NOSAB tarafından köy köy gezilerek çocuklara teslim edildi. Bölgeyle dayanışmamız halen sürüyor.
“26 EKİM’DE CUMHURİYET KONSERİMİZE BEKLİYORUZ”
Kemal Cankaya: Sayın Başkan, NOSAB’ı yakından takip eden biri olarak, sizlerin, ulusal bayramlar konusundaki duyarlılığınızı takdirle karşılıyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılında salonlarda bola yapmak yerine, yurttaşların katılımı ile 100. yıl kutlaması için etkinlikler yapacaksınız. Biraz 100. yıl etkinliklerinden söz edebilir misiniz?
Erol Gülmez: Cumhuriyetimizin bu ülke halkına çok büyük kazanımları oldu. Öncelikle büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yapmış olduğu sanayi atılımları, biz sanayiciler için büyük bir motivasyon kaynağıdır. Türkiye sanayisinin gelişiminin temelinde Cumhuriyet devrimlerinin büyük etkisi vardır. Bizler Cumhuriyetimizin 100. yılını, 7’den 70’e her yaştan insanla birlikte kutlayalım istedik.
Bu yüzden ilk önce bir resim yarışması düzenledik. Bölge fabrikalarındaki çalışanlarımızın ilkokul düzeyindeki çocuklarının katılacağı ödüllü bir yarışma olacak. Her yıl düzenlediğimiz futbol turnuvasının bu yıl ki motto ‘su “Zeki, Çevik, Ahlaklı Turnuva” olacak ve kazanan Cumhuriyet kupası almış olacak.
Esas hazırlığımız 26 Ekim Perşembe günü yapacağımız büyük konser. Bunu tercih etmemizin sebebi ise, bir salon etkinliğiyle kısıtlı sayıda insanı değil, tüm bölgeyi kucaklayacak çok coşkulu bir kutlama yapmak istememizdi. Çünkü Cumhuriyet’in 100. yılına ve bize bu yakışırdı. Buradan herkesi 26 Ekim Perşembe günü 18:30’da Cumhuriyet Yürüyüşü ve Denden konserine davet ediyorum. Yüzüncü yıl haftasında yolunuzu mutlaka NOSAB’a düşürün.
EKONOMİK DARALMA DEVAM EDİYOR
Kemal Cankaya: Sayın Başkan, ekonomik daralmanın yaşandığı günümüzde, her şeye rağmen sosyal dayanışma projelerini hayata geçiriyorsunuz. Sizle zaman zaman ekonominin gidişatı konusunda değerlendirmelerde bulunuyoruz. Sizce ekonomi bu aşamada nereye gidiyor?
Erol Gülmez: Bu aşamadan öte, pandemiden bu yana ekonomik daralma devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve de genel seçim öncesi dövize yapılan baskılamanın, seçim sonrası kalkması noktasında beklentimiz vardı. Fakat görünen o ki yerel seçimlere kadar bu baskılama devam edecek. Doğrusu nereye kadar devam edecek merak ediyor sanayicimiz.
Kemal bey, petrol ve enerjiye yapılan zamlar biz sanayicilere çok büyük oranda yansıyor, maliyetler kontrol edilmez şekilde yükseliyor. Başta enerji olmak üzere, işçi maliyetleri, servis ücretleri, yemek ücretleri 3-4 kat arttı. Yani rakamsal olarak söylersek yüzde 100 - 200 maliyetleri yükseltiyor yapılan zamlar. Geçtiğimiz günlerde sanayicilerin kullandığı doğalgaza yüzde 20 zam yapıldı. Konutların yükü sanayiciye yıkıldı. Bizler ihracat pazarına çalışıyoruz. Bizler yükselen maliyetleri müşterilerimize yansıtamıyoruz. Biz yüksek teknoloji, yüksek gelirli işler yapmıyoruz. Yani büyük katma değerli işler yapmıyoruz. Ülke olarak bu konu sanayicimizi zorluyor. Bizler % 5 - % 10 arasında kar marjıyla satabileceğiniz ürünleri alıp üretiyoruz.
DÖVİZ ÜZERİNDEKİ BASKILAMA KALDIRILMALI
1 dolar anlaşma yaptıysak, 1 dolar olarak devam ediyoruz. Yüksek döviz üzerindeki baskılama kaldırılırsa sanayici biraz rahatlayabilir. Sanayicinin en büyük sıkıntılarından biri, krediye ulaşamamasıdır. Bankaların da kendilerine göre haklılıkları var. Onlarda verdikleri kredilerin geri dönüşlerinde sağlıklı dönüşüm olmadığı için kaygı duyuyor. Kredi sağlanmış olsa da, faiz oranları nereden bakarsanız bakın yıllık olarak ortalama yüzde 60’ları buluyor. Bölgemizde bulunan bazı sanayici arkadaşlarımız kullandıkları enerji borçlarını ödeyemez duruma geliyor, bizlerde üzülerek enerjiyi kesiyoruz. Yani böylesi bir durum kapıya kilit vurmak demektir. Keza bazı sanayici arkadaşlarımız fabrika mülklerinin kirasını ödeyemedikleri için mülk sahipleriyle sıkıntılar yaşıyorlar. Bölgemizde çok fazla tekstil üretimi olmasa da, son maliyetlerin yüksek olmasından dolayı yurtdışı fason üretimi yapan tekstilciler büyük sıkıntılar yaşıyor. Sonuç itibariyle tekstil üretimi Mısır’a ve ucuz maliyetli Asya ülkelerine kaçıyor.
ORTADOĞU, İSLAM COĞRAFYASI İÇİN KANAYAN BİR YARA
Kemal Cankaya: Başkan, Pandemi, Rusya, Ukrayna savaşı derken, HAMAS’ın saldırısıyla başlayan İsrail-Filistin savaşı gündemimize oturdu. Bu savaş bölgesel olarak bir yayılma gösterir mi? Sizin öngörünüz nedir?
Erol Gülmez: İsrail-Filistin arasında yaşanan savaş bugünden yarına yaşanan bir durum değil. 70 yılı geçkin bir sürece tekabül ediyor. Ortadoğu İslam coğrafyası için kanayan bir yaradır. Arap Bahar’ı ile başlayan bölgesel iç savaşlar Ortadoğu’ da büyük kırılmaları beraberinde getirdi. Bölge’de komşularımız olan Irak ve Suriye ile sorunlarımız devam ediyor.
İsrail, HAMAS’ın sivillere yönelik yaptığı saldırı karşısında bir haklılık algısı yaratmaya çalışıyor. Filistinli savunmasız sivillere yönelik acımasızca saldırılara devam ediyor. Müslüman, Hıristiyan, kadın, çocuk, hasta demeden bir katliam yapıyor bölgede. Buradaki Paradoks, küçük bir devlet olarak İsrail’in etrafını saran İslam ülkeleri karşısında kendini güvende görmemesidir. Bu nedenle bölgede etnik temizlikten öte, bölgeyi boşaltma mantığı var. İsrail’in saldırılarının devam etmesi, sadece Türkiye’yi değil, Avrupa’yı ve tüm dünyayı etkileyerek sıkıntıya sokar.
Yapılan değerlendirmelere baktığımızda, Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgesel bir savaş için İran’ı sahaya çekmek yönünde kışkırtıcı tavırları var. İran, durum karşısında itidalli bir şekilde süreci izliyor. Keza diğer yandan Türkiye’yi de bu savaşa dâhil etmek için stratejiler geliştirilmeye çalışılıyor. Fakat Türkiye akıllı hamlelerle sürece temkinli yaklaşıyor. Türkiye’nin girişimleri savaşın son bulması noktasında önem arz ediyor.
Görünen o ki; İsrail bir yandan bölgenin Filistinli masum sivillerden arındırılmasına zorluyor ve maalesef dünyanın gözü önünde insanlık suçu işliyor, katliam yapıyor. Diğer yandan HAMAS savaşçılarına yönelik kara harekâtında bulunmak ve karşılıklı çatışmaya girmek için Amerika’dan gelecek lojistik desteği bekliyor.
İsrail Filistin savaşının bölgesel alana yayılması demek, küresel anlamda ekonomik savrulmayı kaçınılmaz kılacaktır.
Bizler, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Yurtta Sulh, Cihanda Sulh istiyoruz.
Sayın Başkan Teşekkürler…