Sarıbal, “Planlı Üretim” Adı Altında Küçük Üreticinin Sistem Dışına İtildiğini Belirtti

AKP’nin “yerli üreticiye can suyu” vaadiyle süslediği Hayvancılık Yol Haritası’na ilişkin Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı tarafından yanıtlanması için soru önergesi veren CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “planlı üretim” adı altında küçük üreticinin sistem dışına itildiğini belirtti.
 Tarih: 27-05-2025 10:49:37
 Sarıbal, “Planlı Üretim” Adı Altında Küçük Üreticinin Sistem Dışına İtildiğini Belirtti

AKP’nin “yerli üreticiye can suyu” vaadiyle süslediği Hayvancılık Yol Haritası’na ilişkin Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı tarafından yanıtlanması için soru önergesi veren CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “planlı üretim” adı altında küçük üreticinin sistem dışına itildiğini belirterek, “AKP’nin 2024-2028 yol haritasında istikamet dışa bağımlılık. Bu yol haritası, ithalatın yeni rotasıdır” dedi.

AKP iktidarının 2024-2028 dönemi için hazırladığı Hayvancılık Yol Haritası, “ithalatın biteceği” vaadiyle duyurulmuştu. Ancak aradan geçen süre, tarım politikalarında söz ile uygulamanın nasıl ayrıştığını bir kez daha gösterdi. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ın Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya yönelttiği soru önergesine gelen yanıt, kamuoyuna açıklanan hedeflerle sahadaki gerçekler arasındaki uçurumu gözler önüne serdi. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 26 Şubat 2024 tarihinde açıklanan 2024-2028 Hayvancılık Yol Haritası kapsamında, üç yıl içerisinde Türkiye’nin hayvancılıkta kendi kendine yeterli hale geleceği ve ithalatın sona ereceği yönündeki taahhütlere rağmen, canlı hayvan ithalatının sürdüğüne dikkati çekti.

Sarıbal, Et ve Süt Kurumu’nun TİGEM işletmelerinde hazır bulunan canlı kasaplık hayvanların yanı sıra, Ramazan ayına kadar yaklaşık 40 bin canlı hayvanın tedarik edildiğini hatırlattı. Ayrıca, 1 Ocak 2025 tarihinde yürürlüğe giren yeni düzenlemeyle damızlık sığır ithalatında “Hastalıktan Ari Sağlık Sertifikası” zorunluluğu getirildiğini, bu belgeye sahip olmayan işletmelerin
ithalat yapamayacağının açıklandığını belirtti. Milletvekili Sarıbal, verdiği soru önergesinde bakanlık sistemine kayıtlı kaç adet hayvancılık işletmesi bulunduğunu, bu işletmelerde bulunan hayvan sayısını, Türkiye genelinde hastalıktan ari işletme belgesine sahip işletme sayısını, hayvan varlığının son 1 yılda ne kadar arttığını, 2024 yılında buzağı desteğinden faydalanan işletme
sayısını, sübvansiyonlu kredilerden kaç küçük aile işletmesinin yararlanacağını sordu. Sarıbal, özellikle 10 baş hayvanla sınırlı desteklerin 2026 yılında sona ereceğinin duyurulduğunu hatırlatarak, bu kapsamda Ziraat Bankası’nın bazı gerekçelerle küçük işletmelere kredi vermediği iddialarını da Meclis gündemine taşıdı. Bakanlık, soru önergesine verdiği yanıtta destek programlarını, verimlilik projelerini, yeni sistemlerini anlatırken, Milletvekili Sarıbal ithalat, üretim geriliği ve küçük işletmelerin dışlanması gibi temel başlıklara tatmin edici bir yanıt gelmediğini söyledi. “Bakanlık, destek sistemini “planlı üretim” söylemi üzerinden temellendirse de uygulamada asgari 10 baş hayvan sınırı gibi kriterlerle küçük çiftçiyi sistemin dışına itiyor” diyen Milletvekili Sarıbal, “Kimin destek alacağı baştan belli; holdingler, büyük çiftlikler ve iktidarın çevresi” dedi.

KAĞIT ÜSTÜNDE BOL, SAHADA BOŞ VAATLER
Bakanlığın verdiği yanıta göre; temel hayvancılık ve ürün geliştirme destekleri olmak üzere iki ana gruba ayrılan yeni sistem, aile işletmeleri, genç ve kadın üreticiler ile örgütlü çiftçilere ilave teşvikler sunmayı hedefliyor. Temel hayvancılık destekleri; büyükbaş, küçükbaş, arıcılık, ipek böcekçiliği gibi üretim dallarını kapsarken, çiğ süt, besilik erkek sığır ve tiftik üretimi de ürün
geliştirme desteği kategorisine alındı. Planlama bölgelerinde üretim yapanlar ile ari işletmelere, kendi tankında süt soğutanlara ve sözleşmeli üreticilere ek destekler sunulacak. Yeni model kapsamında ilk kez oğlak ve kuzuya destek ödemesi yapılacağı, doğduğu işletmeden kesime giden erkek sığıra teşvik verileceği ve gezginci arıcılara da ilave katkı sunulacağı duyuruldu.
Hayvancılıkta verim artışı için “yüksek vasıflı damızlık temini” ve “suni tohumlama” yöntemleri ön plana çıkarılırken, etçi ırkların yaygınlaştırılması hedefiyle başlatılan projeler kapsamında 42 ilde dezavantajlı üreticilere ücretsiz hizmet verildiği kaydedildi. Sütçü ırklara etçi ırk sperması ile suni tohumlama yapılarak hem karkas verimi hem de kırmızı et arzının artırılması hedeflendiği
dile getirilirken, buzağı desteklemesi, soy kütüğü, embriyo transferi ve genomik damızlık değer tespiti gibi başlıklarda da üreticiye çeşitli destek kalemleri sunulduğu belirtildi.

1,5 MİLYON İŞLETMEDEN SADECE 1.340’I SAĞLIKLI
Bakanlık verilerine göre TÜRKVET sistemine kayıtlı 1 milyon 458 bin aktif işletme bulunuyor. Ancak 2024 yılı sonu itibarıyla hastalıktan ari işletme sayısı yalnızca bin 340. Bu oranın ari işletme sertifikası olmayan çok sayıda üreticinin ilave desteklerden yararlanamadığına işaret ettiğini belirten Sarıbal, “Bu oran, ülkede hayvancılığın ne kadar kırılgan bir zemine oturduğunu, salgın hastalıklar ve verim kayıplarıyla nasıl mücadele edildiğini gözler önüne seriyor. 2024 buzağı desteğinden faydalanan işletme sayısı 701 bin olarak açıklanırken, bakanlık çiğ süt üretimi ve hayvan varlığına dair projeksiyonların TÜİK üzerinden takip edilebileceğini belirtiyor. Üreticilerin finansmana erişimi için yüzde 25 ila 100 arası hazine faiz destekli kredi paketleri sunulduğu, 300 bin TL’ye kadar sıfır faizli kredi imkanı ve 10 milyon TL’ye kadar yüzde 50-100 aralığında faiz destekli kredi olanaklarının bulunduğu ifade ediliyor. Ancak sahadan gelen veriler, özellikle küçük aile işletmelerinin bu kredilere ulaşmakta ciddi zorluk yaşadığını gösteriyor. Kağıt üzerinde gösterilen destekler sahada karşılık bulmuyor. Ziraat Bankası aracılığıyla verilen krediler ve faiz indirimleri övülürken, aynı bakanlık küçük aile işletmelerine bu desteklerin neden verilmediğine ilişkin iddiaları yanıtsız bıraktı. Bir çiftçinin 300 bin TL’lik sıfır faizli krediye ulaşması zor. Üreticiyi, bürokratik ve maliyetli belgelerle sistemin dışına itiyorlar. Aile işletmesinin bu belgeleri alabilmesi için ne altyapısı var ne de danışmanlık hizmeti alabileceği bir kamu politikası. AKP’nin 2024-2028 yol haritası; üretimsizliğe ve dışa bağımlılığa çıkan bir haritadır. Hayvancılık, 
iktidarın gözünde stratejik değil, ithalat kalemi olarak yer alıyor. İthalata bağımlı bu anlayışla ne kırmızı et sorununu çözebiliriz ne de üreticinin yüzün güldürebiliriz” diye konuştu.

15 YILDA CANLI HAYVAN VE KIRMIZI ET İTHALATINA 12 MİLYAR DOLAR ÖDENDİ
AKP 23 yıllık iktidarında uyguladığı politikalarla hem hayvancılığı hem de karma yem üretimini ithalata bağımlı hale getirdiğini kaydeden Sarıbal, son 15 yılda yapılan canlı hayvan ve kırmızı et ithalatının Türkiye’ye maliyetinin 12 milyar dolara ulaştığını söyledi. Açıklanan bu yol haritasının somut hedeflerinin olmadığını vurgulayan Sarıbal, “Hayvancılık desteklerinin toplam tarımsal destekleme ödemeleri içerisindeki payı son beş yılda yüzde 36’dan yüzde 21’e kadar düşürülmüştür. Yol haritasının en önemli eksiği yem sorununun çözümüne hiç değinilmemesi. Oysa canlı hayvan ithalatının yanı sıra hayvanları beslemek için fabrika yemi üretiminde kullanılan hammaddelerin ithalatı için her yıl milyarlarca dolar ödeniyor. Buna karşılık mera alanları amacı dışında kullanılmakta ve tahrip ediliyor. Açıklanan yol haritasının ülkemizi hayvancılıkta ithalat bağımlılığından kurtaracağı iddiasını inandırıcı bulmak mümkün değil” ifadelerini kullandı.

  Bu haber 26 defa okunmuştur.
  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER POLİTİKA Haberleri
HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI