CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, çiğ süt fiyatlarını değerlendirdi. TÜİK verilerine göre ülkedeki 1,1 milyon süt sığırı işletmesinin yüzde 67’sinin 10 başın altında hayvana sahip küçük aile işletmelerinden oluştuğunu belirten Milletvekili Sarıbal, üreticinin artan maliyetler ve baskılanan fiyatlar nedeniyle birer birer üretimden çekildiğini söyledi. Üretimin küçük ve dağınık yapısının verimliliği sınırladığına dikkati çeken Sarıbal, 2023’te Türkiye’de inek başına yıllık süt verimi sadece 3 bin 100 kilogramken, bu rakamın Avrupa Birliği’nde 7 bin 300 kilogram seviyesinde olduğunu, kooperatifleşme ve örgütlü üretim konusunda atılmayan adımların, küçük üreticiyi piyasanın insafına terk ettiğini vurguladı. Milletvekili Sarıbal, “Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ‘son 23 yılda hayvancılığa 491 milyar lira destek verdik’ dese de tablo ortada. 2024 yılı itibariyle 7,3 milyon baş olan süt sığırı sayısı 2020 rakamlarından yüzde 7; 22,5 milyon ton olan çiğ süt üretimi yüzde 4, kişi başına çiğ süt üretimi ise yüzde 6 daha düşük. Ülke genelinde hayvan varlığı giderek eriyor” dedi.
Ulusal Süt Konseyi’nin 1 Ekim 2025 itibarıyla çiğ süt tavsiye fiyatını 19,60 TL olarak açıkladığını, ancak üreticinin gerçek maliyetinin bugün 21 TL’nin üzerinde olduğunu hatırlatan Sarıbal, “Sürdürülebilir üretim için fiyatın en az 25 TL olması gerektiği ifade ediliyor. Süt/yem paritesi 1,5’in altına düştüğü için üretici artık hayvanını besledikçe zarar ediyor. Sonuç olarak binlerce hayvan kesime gidiyor. Fiyat baskısı enflasyonla mücadele bahanesiyle sürerken, bedeli çiftçiye ödetiliyor. Kooperatifleşme güçlendirilmeli, fiyatlama üreticinin söz sahibi olduğu bir yapıya kavuşmalı. Yem fiyatları sübvanse edilmeli, ithalata bağımlılık azaltılmalı. Mera alanları korunmalı ve ıslah edilmeli. Et ve Süt Kurumu gerçek bir müdahale kurumu gibi çalışmalı. Süt/yem paritesi en az 1,5 seviyesinde tutulmalı. Aksi halde Türkiye, birkaç yıl içinde Avrupa’nın en büyük süt pazarlarından biri iken, en büyük süt ithalatçılarından biri haline gelecek” dedi.
ÜRETİCİNİN EN BÜYÜK DERDİ, YEM!
Yem maliyetinin, toplam maliyetin 65-70’ini oluşturduğunu kaydeden Sarıbal, mısır ve soya gibi temel yem hammaddelerinin büyük bölümünün ithalata dayandığını, 2025’in ilk 8 ayında yalnızca bu iki ürün için 2,3 milyar dolar ödeme yapıldığını söyledi. Döviz arttıkça yem fiyatının da arttığını, çiftçinin borca sürüklendiğini belirten Sarıbal, “Mera alanları ıslah edilmediği gibi rant uğruna talan ediliyor. Ucuz kaba yeme erişemeyen üretici, yem fabrikalarının yüksek fiyatlarına mahkum bırakılıyor. Rekabet Kurumu’nun Eylül 2025’te yürüttüğü soruşturma, sektördeki çürümenin boyutunu gösterdi. Bazı büyük şirketlerin üreticiye yemi benden alacaksın, benim fiyatımla üreteceksin, sütü yine bana benim dediğim fiyattan satacaksın diye dayatma yaptığı ortaya çıktı. Üretici ne ürününün fiyatını belirleyebiliyor, ne de maliyetine söz söyleyebiliyor” ifadelerini kullandı.