Kadına yönelik olumsuz bakış açısının önceden beri süregeldiğini kaydeden Altınoluk, şöyle devam etti:
“Daha kadınların yaşam hakkı korunamazken, kürtaj hakları tartışılırken, kadınlar ücretsiz ve erişilebilir sağlık haklarını dahi kullanamayıp HPV aşısına ücretsiz erişimleri sağlanamazken 3 Ekim 2024 günü Sağlık Bakanlığı tarafından ‘Normal Doğum Eylem Planı’ isimli bir etkinlik kapsamında bir tanıtım toplantısı yapılmış ve yayınlanan kamu spotunda sezaryen doğum yapan kadınlar eksik ve yetersiz anne olarak yaftalanmıştır. Bu söylem kadınların bedenleri üzerindeki haklarına yapılan bir saldırı niteliğindedir.
Ancak bu saldırılar mevcut zihniyet tarafından bertaraf edilmek bir yana, ‘mağdur suçlayıcı fail aklayıcı dil’ toplumun her kesimine sirayet etmiştir.
Erkek şiddetinin üstü, mağduru suçlayarak ya da failin psikolojik durumuna ilişkin bahaneler üreterek örtülemez. Çünkü erkekler kadınları uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle öldürmüyor, erkekler kadınları ayinler, ritüeller gereği öldürmüyor, erkekler kadınları işsizlikten fakirlikten psikolojik sorunlardan dolayı öldürmüyor, erkekler kadınları öldürebildikleri için ve öldürmelerine izin verildiği için öldürüyor.”
Kadınların, sindirilmeye ve korkutulmaya çalışıldığını, ancak korkmadan, susmadan, itaat etmeden sokaklarda istedikleri saatte güvenle var olma hakkından vazgeçmeyeceklerini ifade eden Altınoluk sözlerini şöyle bitirdi:
“Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, kadına yönelik her türlü şiddet ve kadın cinayetleri son bulana kadar, faillerin etkin şekilde cezalandırılması, İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe girmesi, 6284 sayılı Kanun’un etkin bir şekilde uygulanması, her alanda kadının insan haklarının sağlanması, toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirecek toplumsal dönüşümün sağlanması için mücadelemizin ve çalışmalarımızın devam edeceğini ve kadınların yaşam hakkına saldıran, şiddeti ve kadın cinayetlerini teşvik eden her türlü zihniyetin karşısında olduğumuzu kamuoyuna saygıyla bildiririz.”