Mudanya, Bursa Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Baran Güneş'in Bölgeler Meclisi – Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Konuşması
Strazburg’da Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde Türkiye’deki demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları mücadelesini anlattım.
Türkiye sadece krizlerle değil, demokrasiye inanan milyonlarla var. Türkiye’yi yalnızca bir avuç kişinin kötü yönetiminden ibaret değerlendirmek doğru değildir.
Saygıdeğer başkan, Sayın meslektaşlarım, Meclis’in değerli üyeleri,
Bugün burada sizlere hitap etmek benim için büyük bir onur. Sadece Türkiye’den seçilmiş bir yerel yönetici olarak değil, aynı zamanda bizleri bir arada tutan değerlere — demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına — yürekten inanan biri olarak karşınızdayım.
Son yıllarda Türkiye’de halk ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldı. Demokratik standartlarda ve temel özgürlüklerde gerilemeler yaşadık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da dahil olmak üzere seçilmiş belediye başkanları gözaltına alındı, yargılandı hatta tutuklandı. Barışçıl protestolara katılan gençler, gazeteciler yalnızca temel haklarını kullandıkları için tutuklandı.
Ama Türkiye yalnızca bu gelişmelerden ibaret değil.
Başka bir Türkiye daha var — ve bunu milyonlarca yurttaş her gün temsil ediyor. Bu insanlar barışçıl bir şekilde sokaklara çıkıyor, adalet, onur ve demokrasi için seslerini yükseltiyorlar. Avrupa’ya karşı değil, Avrupa değerlerinin yanında duruyorlar. Avrupa’dan uzak değiller — aksine Avrupa’nın bir parçası olduklarını söylüyorlar.
Ben de bu inançla büyümüş ve bugün yerel düzeyde görev yapan biri olarak, bu kararlılığı her gün görüyorum. Tüm engellere rağmen, insanlar hâlâ demokratik kurumlara, adil yönetime ve daha özgür, daha iyi bir gelecek hayaline inanıyor.
İşte bu yüzden bizler — bu Kongre’nin üyeleri olarak — yalnızca hükümetlerle değil, halkla, yerel yöneticilerle, sesini duyurmak için çok şey riske atan gençlerle de bağ kurmak zorundayız.
Türkiye’nin geleceği Avrupa’dadır. Ama bu gelecek yalnızca müzakerelerle değil, Avrupa değerlerini yüreğinde taşıyan insanları görerek, onlara kulak vererek inşa edilebilir.
Unutmayalım: Demokrasiyi savunmak, ona inanan insanları savunmakla başlar — özellikle bu zor zamanlarda.
Teşekkür ederim.