Karacabey Belediyesi’nde aylardır tartışılan iddialar, ilişkiler ve yönetim tercihleri, kamuoyunun tüm ısrarlı beklentilerine rağmen hâlâ aydınlatılmamıştır. Belediye Başkanı Sayın Fatih Karabatı’nın, kendisine yöneltilen soruları sistematik biçimde yanıtsız bırakması, konuları çarpıtması ve dikkatleri asıl meselelerden uzaklaştırma çabaları, kamu adına dile getirdiğimiz soruların ne kadar yerinde ve isabetli olduğunu açıkça göstermektedir.
Oysa Karacabey’in geleceğini ilgilendiren bu sorunlar, kişisel tartışmaların değil; şeffaflığın, hesap verebilirliğin ve kurumsal yönetim ciddiyetinin konusu olmak zorundadır. Buna rağmen belediye yönetiminin tercihleri, Karacabey’de belirli kişiler üzerinden şekillenen bir yapı olduğu yönündeki endişeleri her geçen gün artırmaktadır. Bu yapı tartışmasının merkezinde ise iki isim bulunmaktadır: Belediye Başkan Yardımcısı Bora Akın ve Karacabey’e hangi ihtiyaçla getirildiği hâlâ açıklanmayan Ömer Galip Pınar. Pınar’ın Karacabey’e nasıl, kimler tarafından ve hangi gerekçeyle getirildiği konusunda belediye bugüne kadar tek bir açıklama yapmamıştır. Karacabey Belediyesi’nde Pınar kadar donanımlı bir bürokrat, bir çalışanı yok mudur? Çevre il ve ilçelerde, hatta Bora Akın’ın eski görev yaptığı Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde dahi alanında son derece yetkin ekipler bulunurken; Pınar’ın İstanbul’un bir ucundan, Şile’den özel olarak Karacabey’e getirilmesi kamu vicdanında büyük bir soru işareti yaratmaktadır. Bu tercihin kurumsal bir ihtiyacın gereği olmadığı, aksine belirli ilişkilerin yönlendirdiği bir karar olabileceği yönündeki endişeler güçlenmektedir.
Dahası, kamuoyu içerisinde konuşulan Akın ve Pınar dostluğu neticesinde Pınar’ın Karacabey’e getirilişinde Bora Akın’ın etkisi olup olmadığı sorusu kamuoyunda tartışılmaktadır. Bu durum hem yönetimsel hem etik açıdan ciddi bir sorun teşkil etmektedir.
Pınar’ın göreve başlamasının hemen ardından Karacabey’de dikkat çekici bir ticari hareketlilik yaşanmıştır. İstanbul merkezli bir şirket grubunun peş peşe belediye ihalelerine girmesi, bu şirketin sahibi ile Pınar arasındaki sosyal medya yakınlıkları ve bu grubun Karacabey’de giderek artan etkinliği, kamuoyunda haklı olarak “ilişki ağı var mı?” sorusunu gündeme getirmiştir.
Her iki ihalede de rekabet şartlarının fiilen ortadan kalktığı açıktır:
* İlk ihalede dört firma dosya verirken, geç başvuruda bulunan beşinci firmanın kabul edilmesi, normal şartlarda ihale iptalini gerektirirken süreç ısrarla devam ettirilmiş, ihale ilgili şirkete verilmiştir.
Karacabey Belediye Başkanı Sayın Fatih Karabatı bu sorulara cevap vermemeyi tercih edebilir; ancak bizim kamu adına bu soruları sorma sorumluluğumuzdan geri adım atmamız söz konusu değildir.
Karacabey’in kıt kaynaklarının kimlere, hangi ilişkiler çerçevesinde ve hangi saiklerle yönlendirildiğini bilmek her yurttaşın hakkıdır. Bu hakkı savunmak ise bizim siyasi görevimizdir.
Karacabey’de gerçek anlamda şeffaflık ve hesap verebilirlik tesis edilene kadar, bu konunun takipçisi olmaya kararlılıkla devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.