Bursa Tabip Odası: Baskılar Bizi Yıldıramaz

Bursa Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Muhsin Güllü okudu. Dr. Güllü, demokratik hakların savunulmasının meşru ve hayati bir sorumluluk olduğunu vurgulayarak, hiçbir baskının bu mücadeleyi durduramayacağını belirtti.
 Tarih: 25-03-2025 13:15:17
Bursa Tabip Odası: Baskılar Bizi Yıldıramaz

Bursa Tabip Odası, KESK, DİSK, TMMOB, Bursa Demokrasi Güçleri ve BAOB’un ortaklığıyla düzenlenen halkın hak ve özgürlüklerini savunma kararlılığımızı bir kez daha vurguladığımız basın açıklaması, 24 Mart 2025 Pazartesi günü saat 18.00'de  BAOB Ortak Toplantı Salonu’nda gerçekleşti. Çok sayıda katılımcının destek verdiği etkinlikte, halkın hak ve özgürlüklerine yönelik baskılara karşı kararlılıkla mücadele edileceği vurgulandı.

 

Basın açıklamasını Bursa Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Muhsin Güllü okudu. Dr. Güllü, demokratik hakların savunulmasının meşru ve hayati bir sorumluluk olduğunu vurgulayarak, hiçbir baskının bu mücadeleyi durduramayacağını belirtti. 

 

Ardından Bursa Baro Başkanı  Av.Metin Öztosun Bursa Barolar Birliği'nin basın açıklamasını okudu. Basın açıklamaları sonrası Dr. Kadir Binbaş söz alarak, polis tarafından alıkonma sürecini detaylarıyla anlatarak, yaşadıklarının hukuk dışı olduğunu vurguladı.

Basın açıklamasına destek veren Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da söz alarak dayanışma mesajlarını iletti. Konuşmacılar, demokrasinin ve insan haklarının korunması için mücadelenin süreceğini ifade etti.

 

Etkinlik, katılımcıların birlik ve beraberlik mesajlarıyla sona erdi.

 

Basın Açıklamasının tamamı şu şekildedir;

“BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ!

 

Demokrasi ve hukukun olmadığı, anayasal hakların güvencesiz bırakıldığı bir ülkede sağlık olmaz! Hukuk, demokrasi ve adalet tüm kurumlarıyla işler hale getirilmelidir!

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu kararıyla diplomasının iptal edilmesi, ardından aralarında belediye başkanlarının ve yöneticilerinin olduğu çok sayıda kişiyle birlikte önce gözaltına alınması ardından tutuklanması, sonuç olarak anayasal bir hak olan siyaset yapma hakkının engellenmesi, ülkemizde anayasal hakların güvencede olmadığının ilanı olmuştur.

 

Diploma kararı aynı zamanda, toplumda örnek olması beklenen akademisyenlerin, bilim üreterek toplumun ilerlemesini sağlamakla görevli üniversitelerin, bağımsız olması mutlak suretle şart olması gereken yargının halini de gözler önüne sermiştir. 

 

Ülkemizin birikimi, hukukun egemenliğinin sağlanmadığı, kurum ve kuralların yok edildiği, üniversitelerin siyasete alet edildiği bir ülke olmayı hak etmemektedir. Demokrasi ve hukuk, sadece yöneticilerin ya da bir avuç ayrıcalıklı kesimin değil, toplumun da hak ve taleplerinin karşılandığı bir düzenin temeli olmalıdır. İşte tam da bu nedenle Türkiye’nin dört bir yanında yurttaşlar, taleplerini dile getirmek, haklarına sahip çıkmak ve hukuksuzluğa karşı durmak için anayasa tarafından güvence altına alınmış olan protesto haklarını kullanmak üzere sokağa çıkmışlardır.  Ancak bu meşru ve barışçıl hak arayışının karşısına, güvenlik güçlerinin orantısız şiddeti, sabaha karşı yapılan ev ve yurt baskınları, gözaltılar ve bazı durumlarda iddia edilen çıplak aramalarla çıkılması; yalnızca özgürlüklere değil, toplumun bütününe yönelen sistematik bir tehdide dönüşmüştür. Bu baskı ortamı, artık yalnızca doğrudan mağdur olanları değil, her vicdan sahibi yurttaşı harekete geçmeye, müdahil olmaya, sözünü söylemeye mecbur bırakmıştır.

 

Unutulmamalıdır ki; Türk Tabipleri Birliği, 6023 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca bizler yalnızca meslektaşlarımızın haklarını savunmakla değil, halk sağlığını korumak ve halkın menfaati ile hekimlerin menfaatini toplumsal düzlemde en iyi şekilde dengelemekle yükümlüyüzdür. Bu sorumluluk, yalnızca hastane koridorlarıyla sınırlı değildir; bu yükümlülük toplumun tüm yaşam alanlarını kapsamaktadır. Çünkü sağlık, yalnızca hastalıkların teşhis ve tedavisi değil; insanların güvenli, eşit, özgür ve onurlu bir yaşam sürebilme koşullarının bir bütünüdür. Bu koşullar sağlanmadıkça bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik halini içeren gerçek bir sağlıktan söz edilemez. Hekimlik, yalnızca klinik bilgiyle değil; insan haklarına saygı, toplumsal sorumluluk ve vicdani duruşla anlam kazanır. İşte bu yüzden sokakta coplanan yurttaşın yanan canı da bizim meselemizdir; gözaltında çıplak aramaya zorlanan bir öğrencinin zedelenen onuru da; sabahın köründe evlerinden alınan üniversiteli gençlerin uğradığı psikolojik travma da bizim meselemizdir. Halk sağlığı, yalnızca çöken sağlık sistemiyle değil, aynı zamanda baskı, şiddet, korku ve güvencesizlik ortamıyla da tehdit altındadır. Bu yüzden Türk Tabipleri Birliği'nin ve Tabip Odalarının halk sağlığını koruma görevi; aynı zamanda hukukun üstünlüğünü, temel hak ve özgürlükleri, adil yaşam koşullarını savunma görevidir.

Bu nedenle taleplerimiz nettir: 

 

·       Toplanma, ifade ve protesto özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalı, bu hakların kullanılmasını engelleyen uygulamalara son verilmeli

·       Yurttaşlara yönelik orantısız güç kullanımı derhal ve koşulsuz sonlandırılmalı, kimyasal silah olarak kabul edilen biber gazı hiç bir koşulda kullanılmamalı

·       Gözaltına alınanlar, kötü muameleye uğramadan hemen serbest bırakılmalı

·       Hekimler, gözaltı muayeneleri başta olmak üzere görevlerini etik ilkeler ve bilimsel standartlar çerçevesinde, hiçbir siyasi veya idari baskıya maruz kalmadan yapabilmeli

·       Demokratik haklarını kullanan herkese yönelik yargı vasıtasıyla korkutma, soruşturmalar ve gözdağı politikaları son bulmalı

·       Siyasi otoritenin, kolluk kuvvetlerini ve yargı organlarını muhalefeti bastırma aracı olarak kullanmasına son verilmeli

·       Üniversiteler, bilimsel ve kurumsal özerklik temelinde yapılandırılmalı, akademinin siyasallaştırılmasından vazgeçilmeli

·       Tüm kamu kurumları, hukukun üstünlüğü ve halk yararı temelinde yeniden düzenlenmeli

·       Tüm bu ihlalleri meşrulaştırmaya çalışan siyasi iktidar, halkın iradesine müdahaleden vazgeçmelidir.

 

Demokrasi ve hukuk olmadan, temel insan haklarına saygı gösterilmeden sağlık ve refah içinde bir toplum olamayacağımız gerçeği unutulmamalıdır. Ülkemizin geleceği için hukuk, demokrasi ve adalet tüm kurumlarıyla bir an önce işler hale getirilmelidir!

Hekimlik, zulme karşı kafasını başka yöne çevirme değil, hakikate tanıklık mesleğidir. Başta polisin kötü muamelesine maruz kalan başkanımız olmak üzere biz hekimler, akademik odalar, meslek örgütleri, sendikalar ve sayısız yurttaş, her türlü baskıya, gözaltına, tutuklanmalara karşı halkın sağlığını koruma yükümlülüğümüzü yerine getirmeye, toplumun yararı için çalışmaya, demokrasiyi ve insan onurunu savunmaya devam edeceğiz.

 

Sağlıktan, demokrasiden, özgürlüklerden tasarruf edilmesine karşı sessiz kalmayacağız. Sağlık için, adalet için, özgür bir gelecek için: Susmuyoruz, Korkmuyoruz, Hiç bir yere Gitmiyoruz!”

 

BURSA TABİP ODASI

DİSK

KESK

BURSA DEMOKRASİ GÜÇLERİ

TMMOB

BAOB

  Bu haber 17 defa okunmuştur.
  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER MANŞET Haberleri
HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI