Ülkemizde yaşanan hukuka ve demokrasiye aykırı tüm süreçlere maalesef, bir halka daha eklenmiştir. Yaşanan hukuksuzlukların sonu nereye varacağı ise hiç bir yurttaşın kestiremediği bir dönemden geçtiğimiz ise malumdur.
Soruşturmanın gizliliğinin, masumiyet ilkesinin yerle yeksan edildiği bu süreçte, tıpkı, 2017 tartışmalı referandumundan sonra, 2019 İstanbul seçimlerinin YSK tarafından hukuksuz iptali, kayyım uygulamaları, Can Atalay örneğinde olduğu gibi Anayasa mahkemesi kararlarının uygulanmaması, muhalif olan siyasetçiler, basın mensupları, Belediyeler, STK'lar ile Gezi olayları üzerinden sanatçılara ve medya kuruluşlarına yapılan yargının araçsallaştırıldığı soruşturma ve kovuşturmalar, bunlarla ilgili gerçekleşen adli kontroller ve tutuklamalar gibi hukukilikten uzak, hukuk güvenliğini, anayasanın demokratik hukuk devleti niteliğini, kuvvetler ayrılığını yerle bir eden Anayasaya aykırı işlemlerdendir.
Yargı eliyle demokrasiye yapılan ve yurttaşlarımızın hukuki güvenliğini de yok eden, adalete olan inançların tükenmesine yol açan, siyasi rakip olarak görülen kişileri etkisizleştirmeye, sindirmeye yönelik tüm bu tutumların karşısında olduğumuzu;
Bursa Barosu olarak dün olduğu gibi bugün de, Anayasamızın demokratik, hukuk devleti ilkelerine yönelen açık ve örtülü her türlü müdahaleye karşı olduğumuzu, her şartta devletimizin demokratik, laik, hukuk devleti ilkesine sahip çıkmaya devam edeceğimizi bir kez daha, daha güçlü şekilde tekrar ediyor; hukuki süreci takip ettiğimizi kamuoyuna bildiriyoruz.