Dünyada demokrasilerine kıvandığımız ülkelerde çok ilginç gelişmeler yaşanıyor. Toplumsal refleksler ırkçı otokratik söylemlerden yana bir tercihte bulunuyorlar.
Siyasetin dili üslubu lümpenleştikçe toplumsal katmaların bir kesimi bu durum tepkilerini koyarken, bir kesimi de otokratik vandallığa alkış tutup destek vermekteler.
Amerika Birleşik Devletleri 2. Trump iktidarında otokratik vandallıkla karşı karşıya. Bu duruma birçok eyalette protestolar yükseliyor.
Keza Rusya’ya baktığımızda durum hiç farklı değil. Yıkılan Sovyetler Birliği’nin ardından ekonomik gücü elinde bulunduran oligarklar topluluğu sistemi yönetmekte.
Putin’ine karşı herhangi bir muhalif hareketin siyasi partinin varlığı söz konusu olamaz. Hangi muhalefet partisi güçlenirse güçlensin, Putin diktatörlüğünün hiçbir şekilde muhalif seslere tahammülü yok.
Diğer yandan Gazze’de yaşanan “soykırım” insani duygular taşıyan her bireyin ruhunu vicdanını acıtıyor. İsrail’in uyguladığı vahşet tüm dünyanın gündeminde ve gözler önünde yaşanıyor. Adeta İslam doğduğu toprakları terk ederken batıdan bir vicdan meselesi ve inanç olarak yeniden doğuyor.
Yaşadığımız dijital çağda toplumlar dünyada yaşanan adaletsizlikleri iyi bir şekilde görüyor.
Ülkemizi şehrimizi dünyada yaşanan gelişmelerden bağımsız düşünemeyiz, diyalektik olarak süreçler birbirine bağlıdır.
Toplumsal çürümüşlüğün kokuşmuşluğun ana unsuru kapitalizmin aç gözlülüğü, diğer bir nedense celladına aşık toplumlardır.
OSMANGAZİ BELEDİYESİ’NE AHLAKSIZ KUMPAS
CHP’nin 2024 31 Mart yerel seçimlerinden 1. Parti olarak çıkması, AKP iktidarının kimyasını bozduğunu daha önce ifade etmiştim. 19 Mart 2025’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na, ilçe belediye başkanlarına, İmamoğlu’nun A takımı ekibine çekilen operasyonlarıyla gayet net görüldü bu durum.
AKP iktidarı seçim sandığında elde edemediği yerel yönetimleri terörle iltisaklı gerekçelerle, DEM’li ve CHP’li belediyelere kayyum atayarak elde etmek gibi bir hareket içerisinde.
İşte böylesi bir atmosfer içerisinde CHP’li belediyeler yıpratılıyor, görevden alınması için akla hayale gelmeyecek provokasyonlar, algı yönetimleri devreye sokuluyor.
Bursa Osmangazi Belediyesi hayvan barınağında yaşanan kişisel husumetten kaynaklanan hayvan telefi üzerinden bir algı oluşturuldu. Konuya dair net bilgisi olmayan bir grup hayvan sever durumu provoke etti. “CHP’li Osmangazi Belediyesi barınakta hayvan katliamı yapıyor” diyerek ayaklandırılıp belediye binası önünde protesto eylemi yapılmasına kadar geldi konu.
Öncelikle ortalıkta dolaşan görüntülerin farklı zaman diliminde çekilmiş olduğu, profesyonel bir şekilde kurgulanarak sosyal medya üzerinden servis ediliyor.
Yani anlayacağınız örgütlü bir kötülük olduğu gayet açık. Tabi bu kötülüklere ortak olan birde CHP içerisindeki İrlandalılara ne demeli?
Hararetli bir şekilde hayvan severlere konuşma yapan şahıs barınakta yaşananlarla ilgili 1 ay önceden bilgisinin olduğunu söylüyor.
Be kardeşim sen bu durumdan 1 ay önce haberdardın da neden 1 ay bekleyip böylesi bir protestoyu örgütledin?
Bugüne kadar beklemenizde ki amaç neydi?
Veteriner Hekimler Odası Bursa Şube Başkanı Melike Baysal’ın yaptığı basın açıklamasında altını çizdiği önemli bir durum var.
Baysal diyor ki, “ T61 ötanazi amacıyla kullanılan bir ilaçtır, barınakların bulundurması yasaldır. Ancak hiçbir veteriner hekim T61’i bir işçiye vermez, kilitli kasalarda durması gereken bir ilaçtır, bu nedenle bu görüntülerin o kısmı inandırıcı olmaktan çok uzaktır, kötü niyeti belgeleyen en önemli parça görüntülerdir.”
Daha açık söyleyeyim, evinde kedi, köpek besleyen bir Belediye Başkanı olan Erkan Aydın’a iftiralarınız karşılık bulmaz!
Yani bu kumaş leke tutmaz. Beklentilerine karşılık alamayanların ahlaksızca kumpasından öteye gitmez bu konu.
Olan o zavallı masum canlara oldu. Kim olduğu belirsiz kişilerin kötü emellerine alet oldular belki de. Hepimiz hayvanları severiz. Kediler, köpekler mahallemizin birer üyesi ve çıkarılmak istenen yasaya karşı duruşumuz net. Bu konuda her platformda tepkimizi dile getirmekten geri durmuyoruz. Fakat böylesi bir kumpas hiç olmadı. CHP Belediyelerini yıpratmak amaçlı olduğu gün gibi aşikar.
Erkan Başkan’a tavsiyem hangi alanda olursa olsun, görev verdiğiniz kişiler görev unsurlarına dikkat etmeli. Özellikle geçmiş yönetim döneminde siyaseten atanmış kurum müdürü ve amirlerine dikkat etmeli.
BU MECLİS BURSA’YA YAKIŞIYOR MU BEYLER?
Gelelim geçen hafta Büyükşehir Belediyesinde yaşanan kavganın nedenine…
Aslında kavgaya neden olacak bir durum yok. Söz konusu olmayacak konuların tartışılması bütün mesele…
Tabi AKP’li bazı meclis üyeleri sanki ortamı germek için görevlendirilmiş gibi davranışlar sergiliyorlar.
Katıldığım meclis toplantısında AKP Meclis Üyesi Adil Sait Adiloğlu, söz alarak ortamı germek için büyük bir gayret içine giriyor.
Gecen hafta yapılan meclis toplantısında, Ömer Faruk isimli AK Parti meclis üyesi ortamı gerdi. Sonra olanlar oldu. Ali Sait Adiloğlu belediye başkanına ağıza alınmayacak küfürler saydırarak kürsüye yürümeye yeltendi. Terbiyesizce yapılan saldırıya bazı CHP’li, AKP’li meclis üyeleri müdahalede bulundu.
Her ne hikmetse Başkan Bozbey, Adiloğlu’yla ilgili bir belge ortaya koyduğunda, muhterem kendini kaybederek ortamı kavga konumuna getiriyor.
Ali Sait Adiloğlu sanırım meclis çoğunluğu bizde diyerek, ben her istediğimi yaparım, belediye başkanına hakaret ve tehdit etme hakkına sahibim havasında!
Diğer yandan şimdiden sanki seçim yatırımı yapıyor Adiloğlu. Bu arkadaş oldukça efendi bir kimlikti oysa tanıdığımız kadarı ile…
GÜNDEM DIŞINA ÇIKILMAMALI, BURSA İÇİN ÇALIŞILMALI!
Gördüğüm o ki, Başkan Bozbey, mecliste çok demokratça davranıyor. Her meclis üyesine söz hakkı veriyor. Bence bazı durumlarda bireysel olarak verilen söz hakları, gündemde olan konuların konuşulmasını engellemekte.
Her parti grup sözcüsünün olduğu bir mecliste bireysel söz alınması meclis disiplinini bozuyor.
AKP grubu geçmiş döneme dair yapılan keyfiyetlerin, israfın gündeme gelmesinden oldukça rahatsız oluyorlar.
Bursa’ya geçmiş dönemde yapılan büyük kötülüğü elbette Bursalıların bilme hakkı var. Bundan da rahatsız olmak gibi bir hakları yok AKP grubunun.
Başkan Bozbey tüm parti gruplarıyla ilçe belediye başkanlarıyla birlikte Bursa’ya hizmet etmek için uyum içerisinde olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Lakin nedense bazı AKP’li meclis üyeleri meclis ortamını trollemek için büyük çaba gösteriyorlar.
Tabi bu davranışların arkasındaki nedensellik, “Bizler, nasıl Mustafa Bozbey’i görevden aldırıp kayyım atatabiliriz” olsa gerek…
Elbette Başkan Bozbey yapılan küfürlerin altında kalmayacak davacı olacaktır.
KAĞAN MEHMET USTA, “USTA” MI?
İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta’nın CHP’li kadın belediye meclis üyesi Emel Duman’ın üstüne yürümesi çok şık olmamış. Yani bir anlık öfkeyle vurmak gibi bir ruh hali olduğunu gördüm ekranlarda. Utanç verici bir tavır eğer öyle ise. Bence sayın başkan kadın meclis üyesinden özür dilemelidir!
Halkın oylarıyla seçilmiş olan temsilciler, bulundukları meclislerde kentin sorunlarını çözmeli.
Kendilerinin bireysel egolarını tatmin etmek olmaz. Ego savaşı değil, fikir teatisi yapılacak ortamlardır meclisler. Çıkar amaçlı hareket edilmemeli. Bir adabı olmalı vatandaşı temsil görevinin.
Hele hele halka ait meclislerde kavga çıkararak, sorunları çözülemez hale getiremezler.
Kimse kendini ölümsüz gibi görmesin, her şey ‘bir nefes’ olduğu gibi bir varmış-bir yokmuş masalıdır.
İnsanlar ne ahlaksızca kumpaslar içine girsinler, nede terbiyesizce saldırılar içinde olsunlar.
Çok söze gerek yok. Bu gök kubbe altında bir hoş seda bırakmaktır yaşam…